+Özel {Efruz&Ömer}

1K 66 5
                                    


Hayat öyle garip bir şeydi ki dümdüz bir yaşamı sürdürürken birden kendinizi saçma sapan olayların içinde bulabiliyordunuz.

Ben buraya nasıl geldim, nasıl bu duruma ulaştım diye konuşmakta bir işe yaramıyordu. Bir şekilde o bataklığa saplanıyordun. Kurtulsanda lekesi ve o korku psikolojisini üstünden atamıyordun.

Efruz'un da saplandığı bu batak kurtulması çok zor bir bataklıktı. Kurtulsa bile çevresindekileri iyiyim demesiyle bile inandıramazdı. Üstündeki çamur onu aşikar ediyordu.

Düğün günü yaşanan Sonya mevzusuda böyle bir mevzuydu.

Efruz'un apar topar hastaneye kaldırılması ile Hüsna Hanım gözyaşları içinde krizlerdeydi. Kasım Bey ise karısını sakinleştirip bir yandan Özgür'e bu kadının kim olduğu hakkında sorular soruyordu.

Ömer ise kenara çökmüş, ellerindeki kanı önemsemeden başını ellerinin arasına almıştı.

Hayatındaki herkesi kaybetmişti. Annesi onun hayatının anlamıyken onu en kötü şekilde kaybetmişti. Babası hakkında konuşmak bile istemiyordu. Her şeyi geride bırakıp mutlu bir hayata adım atacağım dediği anda Efruz'un bu başına gelenler...

Kendi laneti olabilir miydi bu? Efruz'u da kendi bataklığına mı saplamıştı?

Oysa o gelinlik içinde o kadar güzeldi ki!

Ömer haraket etmeden olduğu yerde durdu. Ne kadar öyle durdu bir fikri yoktu ancak omzuna dokunan el ile kafasını kaldırdı.

Hüseyin Amir.

Ömer derin bir nefes alıp "Hüseyin Abi." dedi ve ayağa kalktı. Gözleri kızarmıştı.

Hüseyin Amir elindeki kahveyi Ömer'e uzattı.

"Al biraz iç. Kendine gelirsin."

"Gerek yok. İyiyim ben."

"Ömer!" dedi Hüseyin Amir. İkaz eder gibiydi.

"Abi Efruz içeride canı ile cebelleşirken ben kendime geleyim diye kahve mi içeceğim?"

"Ne alakası var Ömer? Bak herkes çok üzgün zaten, sen biraz ailenin başında dur."

Ömer derin bir nefes aldı.

Gözleri yeniden dolarken yutkunup "Abi nasıl olabilir böyle bir şey?! Nasıl o kadın salonun içine kadar girebilir?! O kadar güvenlik önlemi alınmışken!" dediğinde Hüseyin Amir başını iki yana salladı.

"Davetli sanmış çocuklar. Nerden bilsinler böyle bir şey yapacağını?"

"O kadın serbest kalmayacak!" dedi Ömer öfkeyle. Hüseyin Amir yine onun gözlerindeki o öfkeyi gördü. Bu Ömer'den kendiside korkuyordu.

"Ömer..." diyordu ki Ömer lafını kesip "Hüseyin Abi! Eğer o kadın elini kolunu sallayarak dışarı çıkarsa benim elime geçer! Ve ben ona müebbet hapis kararı alınana kadar peşini bırakmam! Efruz'un isteği ile babama olan kinimi bir kenara bırakıp onu yurtdışında bir eve yerleştirttim. Ama bu Sonya denen kadın elimden kurtulamaz! Anladın mı?! Cezasını çekecek!" dedi.

"Herkesin önünde cinayete teşebbüs etti. Bir sürü tanık var. Elbet cezasını çekecek ancak sende sakin olmalısın."

Ömer dirseklerine dizlerine dayayıp derin bir nefes aldı. O sırada ameliyathanenin kapısı açıldı ve Ömer doktoru görmesiyle hemen ayaklandı.

Efruz'un kardeşi Tarık ve babası Kasım'da oradaydı. Onların arkasında ise Özgür, Hakan ve Efruz'un şoförü Yasin vardı.

Kızlar ise fenalaşınca sakinleştirici vurulan Hüsna Hanım'ın yanındalardı.

40. SENFONİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora