+Özel

967 55 6
                                    


Nil sabah uyandığında Hakan hala uyuyordu. İşten sabaha doğru gelmişti ve yorgun olmalıydı. Nil gülümseyip eliyle saçlarını geriye yatırdıktan sonra saçlarının arasından öpüp zor zahmet ayağa kalktı.

Büyümüş olan karnı artık son sınırdaydı. Yere bir şey düşürdüğünde alamayacak hale gelmişti ve sırtı ağrıyordu. Birden yaşlı teyzelere dönmüştü.

Boynunu ovup odadan çıktığında tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı. O sırada mutfaktanda sesler geliyordu. Nil kaşlarını çatıp mutfağa girdiğinde Ayşe Teyze'yi görünce daha da bir şaşırdı. Sabahın köründe ne yapıyordu?

"Ayşe Teyze?"

Ayşe Teyze kafasını kaldırıp kapıdaki Nil'i gördüğünde "Günaydın kızım." dedi.

"Sanada günaydın da... Sen niye uyanıksın bu saatte?"

"E kızım sen arkadaşlarım gelecek diyince bende yardım edeyim dedim. Bu halinle koşturup duruyorsun, bende yük oluyorum.En azından bir yardımım dokunsun."

"Ne yükü Ayşe Teyze?" dedi Nil hayretle.

Ardından yanına gidip sıkıca kolunu omzuna sardı.

"Sen hiç yük olur musun ya? Evimizin neşesisin sen bizim Ayşe Sultan!"

Ayşe Teyze gülüp "Dur kız! Başım açılacak şimdi!" dedi Nil'in kolunun altından çıkmaya çalışırken.

O sırada Nil kenarda üstü örtüyle kapatılan tepsinin ucunu hafifçe kaldırdı.

"Ay inanmıyorum! Su böreğimi yaptın?! Sen ne zaman kalktın?"

"Sabah namazından sonra uyku tutmayıverdi."

"Ay inanmıyorum! Bir sürü şey yapmışsın Ayşe Teyze! Ben halledecektim zaten. Niye yordun kendini bu kadar?"

"Aman yaptım işte iki üç bir şey. Abartma canım."

"Vallaha bizim kızlar bunların hepsini yemezler." dedi Nil kenardaki sandalyeye oturup.

"Dış görünüşlerine dikkat ediyor bizimkiler."

Ayşe Teyze önündeki tatlıları şerbetlerken Nil'e bakıp "Ölümlü dünya be kızım! Yiyin gitsin!" dedi.

"İşte öyle olmuyor. Bu dönemde çakal çok Ayşe Sultan. Erkeğini hop kapıveriyorlar elinden."

"Tövbe tövbe. Günah yav! Evli adama göz koyulur mu? Haram haram!"

"Dimi? Ama işte akbaba bunlar! Leş yiyiciler!"

"Allah'ıma şükür..." dedikten sonra elini kulağını çekip elini kenara vurdu.

"Hakan'ım öyle bir çocuk değil."

"Tabi. Benim gibi karısı varken etrafa baksın bakayım oymuyor muyum gözlerini!"

Ayşe Teyze gülüp "Alemsin Nil!" dedi.

Ardından "Bu Efruz'un kocasının eski sevgilisi var diyordun. Geçende magazinlerde gördüm. Nolmuş onlara? Aldatmış mı oğlan Efruz'u? Pekte aşık görünüyordu!" dediğinde Nil "Ay tövbe Allah korusun!" dedi.

"Yok aldatma falan. Bu Deniz, yani Efruz'un kocasının eski sevgilisi şeytan çıktı. Biz kızı melek sanıyorduk ama melekliği Ömer'in başı bağlanana kadarmış. Bizim Efruz'u rezil etme çabasında sürekli. Bizim Efruz'da onunla sidik yarıştırıcam diye yapmadığı şey kalmadı. En son stilist tutacağım kendime falan diyordu, çarptım ağzına bir tane. Burada ben varken ne stilisti dedim!"

"Doğru demişin kızım! Geçenki davette de senin elbiseni giydi de herkescikler beğenmedi mi?"

"Ben diktim çünkü! Kız Ayşe Sultan! O davetten sonra bir müşteri topladım varya... Paraya para demiyorum şu an. Bir gün böyle beraber şöyle boğaz manzaralı bir lokantada yemek yiyelim, ezelim paraları!"

40. SENFONİWhere stories live. Discover now