3. Bölüm

2.2K 203 25
                                    


Birden karışan hastanede insanlar Müfettişin yerini soruyor, odasını bulmaya çalışıyorlardı.

40. Senfoni, suçlulara ders vermeyi ve onlara hayatı zindan etmeyi iyi biliyorlardı.

Görüntüleri hastane ekranlarına yansıtmalarının sebebide insanları kışkırtmak istemeleriydi.

Ancak ortalık fazla karışmadan polisler olaya müdahale etmişlerdi.

Ortalık sakinleşince Hüseyin Amir Özgür'e bakıp "Büyük ihtimal devlet Müfettişin görevini elinden alacak." dedi.

Belli olan bir şey vardı.

Oda Hüseyin Amir'in siniriydi.

Hüseyin Amir bir polis olmasa o müfettişi ölesiye döverdi.

Ancak mesleği bunu engelliyordu. Rüzgar ise sinirini geçirmek için oturaklardan birine oturmuş, alnını ovuyordu.

Bir Müfettiş nasıl olurda bir kadına tecavüz edebilirdi aklı almıyordu. Bir devlet memuru, devletine hizmet edip bu tür suçlara karşı mücadele eden birinin bu iğrençliğe karışması beklenilmeyecek bir şeydi.

Özgür ise olduğu gibi kalmıştı.

Düşündükçe aklı başka yerlere kayıyordu.

'Belki de 40. Senfoni'nin peşine düşmemeliyiz.' tarzı düşüncelere kapılıyordu. Ama herkesin bildiği gibi bu yanlıştı.

Bu işin cinayete gitme olasılığı da vardı.

Bu yüzden 40. Senfoni bir an önce durdurulmalıydı.

. . .

Efruz, Nil ve Neşe o gün Nil'in evinde toplanmışlardı.

Bu bir nevi bir toplantı gibiydi. Efruz da Nil de Neşe'nin durgunluğunun farkındaydı.

Ve tabi ki bunun tek sebebi; Özgür!

40. Senfoni vakası ile çok uğraşıyordu ve bu vaka diğerlerine göre daha uzun sürmüştü.

Üstüne üstlük bu vaka aralarının açılmasına neden olmuştu.

Artık Özgür'ün aklında evlilik fikrinin dolaştığını bile düşünmüyordu Neşe.

O an telefonu titredi. Ekranı açıp gelen mesaja baktı. Özgürdendi.

'Dün için üzgünüm. Sana yemin ederim bunu telafi edeceğim. Seni seviyorum.'

Neşe bu mesaja cevap verme gereği duymadı. Telefonu tekrar kapattığında Nil üzgünce Neşe'ye bakarak "Neşe? Neyin var tatlım?" dediğinde Neşe üzgünce "Bir şey yok. Her zaman ki halim." dedi.

Efruz elindeki dergiyi kenara bırakıp tek kaşını kaldırarak Neşe'ye döndü.

Alayla "Her zaman ki halin mi? Kızım senin adın bile Neşe. Ve sen fazlasıyla üzgünsün. Hem sen demiyor muydun? Bir öğretmene üzgün olmak yakışmaz diye." dediğinde Neşe de gülüp "2 yıl atanma. Seni de görürüz mutlu musun değil misin?" dedi.

Hepsi güldüğünde Neşe en son derin bir nefes aldı ve kendini yatağa bıraktı.

"Sorun Özgür. Kendini davasına o kadar çok kaptırdı ki beni, bizi unutuyor. Bazen hiç konuşmuyoruz, bazen aramalarıma bile cevap vermiyor.

40. SENFONİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora