4.Bölüm

1.9K 198 19
                                    

Asude'nin otopsi sonucu ve kardeşi Tufan'ın özgürlüğüne kavuşması aynı gün içerisinde olmuştu. Ancak Tufan özgürlüğüne kavuşup ablasına sımsıkı sarılacakken tek karşılaştığı şey kollarının arasındaki soğuk beden olmuştu.

Ablası mıydı şimdi bu elini tuttuğu beden?

Peki neden soğuktu? Neden bu kadar beyazdı? Neden gülümseyip sarılmıyordu ona?

Anne babası gibi fazla soğuktu. Tufan bırakamazdı ablasını o toprağın altına. Yapamazdı. Onsuz ne yapabilirdi ki bir başına?

Tufan bir kez daha saçlarını okşadı ablasının.

"Abla ben geldim. Neden sarılmıyorsun?" diye fısıldadı. Gözlerindeki yaşlar ablasının soğuk bedenine tane tane damlıyordu.

Ama ablası hareket bile etmiyordu.

O an Tufan'dan acı bir inilti duyuldu.

Rüzgar izlediği sahne karşısında daha fazla dayanamadı. Hızla Tufan'ın yanına gitti.

Ancak Tufan Rüzgar'ı dinleyecek durumda değildi. Yere çöktü ve kafasını peş peşe arkasındaki demir sütuna vurdu.

"Koruyamadım onu! Yalnız bıraktım! Ablama sahip çıkamadım! Annem ile babam gibi onu da yalnız bıraktım!"

Tufan acı ile ağlamaya devam ederken artık sinir krizi noktasına geldiğinde doktorlar olaya müdahale etmişti. Tufan sakinleştiğinde ise onu da bir odaya almışlardı.

Rüzgar ise uzaktan bir ailenin parçalanışını izliyordu.

.🎶🎶🎶.


Nil atölyeye alınacak bir kaç malzemenin kontrollerini yapmak için atölyeyi kızlara emanet edip atölyeden çıktı.

Daha sokağın sonuna varmadan izlenme hissine kapıldığından adımlarını hızlandırdı.

Belki de izlenmiyordu ama kendini psikolojikmen rahatsız hissediyordu. Veya paranoyaklaşmıştı.

Biraz daha ilerlediğinde ilerideki dükkanın camından arkasındaki yansımayı gördüğünde neredeyse koşar adım yürümeye başladı.

O sırada arkasındaki kişi kolunu tutup onu durduğunda çığlık atacaktı ki eliyle ağzını kapatıp onu bahçe duvarlarından birine ittirip "Nil! Tamam, tamam. Yemin ederim sana bir şey yapmayacağım. Sadece sessiz ol." diye fısıldayıp karanlık ve boş sokağa doğru baktı.

Sonra da Nil'e döndü.

Nil karşısındaki adamın yüz ifadesine baktı. Yıkılmış görünüyordu.

Elini Nil'in ağzından çektiğinde Nil neredeyse ağlamaklı bir ses tonu ile "Vedat! Senin burada ne işin var?!" dedi.

Sesi bir o kadar da nefret doluydu.

Vedat elini saçlarının arasından geçirdi.
Nefes nefeseydi ve dudaklarını ısırıp duruyordu.

Bir kaç saniye eliyle alnını sıvazlarken bir yandan da kendi etrafında ileri geri yapıyordu.

Sonunda arka cebinden katlanmış bir kağıt çıkarıp Nil'e uzattı.

"Bana neden söylemedin Nil!? Anlamıyorum! Bana neden söylemedin?! Bana söyleseydin böyle olmazdı!" dedikten sonra tekrar Nil'e yaklaşıp elinin Nil'in yanağına koyup bu sefer şefkatli bir sesle "Yemin ederim böyle olmazdı sevgilim." dedi.

40. SENFONİWhere stories live. Discover now