Özel+

518 40 2
                                    

(Bu bölümü yazdıktan sonra Efruz ile Ömer'e çok yakıştığını düşündüğüm bir şarkı:) )

"Bir kez daha söylüyorum! Şu an Nadire Salman'ın evine gittiğimize inanamıyorum!"

Nil hayret içinde bu cümleyi onuncu kez tekrar ederken Ömer gülerek kolunu Efruz'un omzuna atıp başının üstünden öptü ve camdan dışarıya baktı.

Özgür ise iki saniye de bir Neşe'ye doğru eğilip "Miden bulanıyor mu?" diye soruyordu. Bu tedirginliği Neşe'yi baymış olacak ki Neşe artık dümdüz bir şekilde karşıya bakmaktan başka tepki vermiyordu. Veya cidden midesi bulanıyordu...

Hakan ise Nil'in yanında oturmuş uyumaya çalışıyordu. Anlaşılan önceki akşam beşik sallamak onu yormuştu.

Hepsinin aynı minibüs içinde Nadire Salman'ın evine gidiyor olma sebebi ise Nadire Salman'ın anlık bir davetiydi. Buraya kadar büyük bir olay yoktu.

Ancak bu davete Efruz'un arkadaşlarınıda çağırmış olması büyük bir olaydı. Efruz kızlara haberi verdiğinde Nil Nadire Salman kısmı ile, Neşe çiftlik kısmı ile ilgilenmişti.

Şimdi ise o çiftliğin yolundaydılar.

Efruz daha önce bu kadar yeşil bir alan görmemişti. Efruz bu yeşilliğe ve çiçekli bahçelere şaşırıp Ömer'e gösterdiğinde ise bu alanların Türkiye'nin büyük zenginlerinin arsaları olduğunu ve özel olarak yeşillendirilip çiçeklendirildiğini söylemişti.

Efruz o andan itibaren o çevreye farklı bir gözle bakmaya başlamıştı. Hatta bir yerden sonra Ömer Nadire Salman'ın arsalarına giriş yaptıklarını söylediğinde durum daha da bir farklılaşmıştı çünkü etrafta daha görünen bir çiftlik yoktu.

Efruz durumu iyi olmasına rağmen iliklerine kadar yetersiz hissetmişti.

Ancak bu zenginliğe şaşıran bir tek kendisi değildi.

Çocuklarda bir o kadar şaşkındı.

Hatta Hakan bu şaşkınlığını Efruz'a bakıp "Sen nasıl bu aleme girebildin ya? Adamlarda bu paranın olması için Osmanlı'dan beri zengin olması gerekiyor!" dediğinde Ömer gülüp "Öyle zaten." dedi.

Bir dakika bir dakika! İkinci bir şok geliyor! Efendim?!

"Nasıl ya?"

Ömer gülerek "Atalarımız saraylı falanmış. Milli mücadelede döneminde de büyük destekler vermişler. Hem maddi hem fiziksel olarak. Paralarının neredeyse çoğunu kaybetmişler ama yine de Osmanlı'da batmayan sınırlı osmanlılardanmış bizim aile. Bu yüzdende 1927'de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıktığında ayakta kalan sınırlı türk işletmecilerden oldukları için baya tanınırlarmış. İşletmenin yeniden eski gücüne kavuşması için devlette çok destek vermiş. Hatta 1935'te soyadı kanunu çıkınca tanınır, şöhretli oldukları için 'Şanzade' soyadını almışlar." diye tane tane anlattığında Hakan yavaş yavaş başını salladı.

"Tarih dersi gibi dinledim gerçekten. O kadar uzağım ki durumdan..."

Ömer tekrardan gülümseyip "Aslında bizim aile aşırı zengin değil. Aile mirası gibi düşünün. Koçlar falan bizden zengindir. Büyük yatırım yapan şirketler nede olsa. Asıl halamda deli gibi para var. Kocası Dubai'li iş adamlarındandı. Kocasınında zamanında dedesi falan Osmanlı'da bulunmuş, Abdülhamid ile finansal ortaklıklar yapmışlar. Bir arsaları var aklın yetmez." dedi ciddi bir şekilde.

40. SENFONİWhere stories live. Discover now