2-Bela

3.8K 120 29
                                    

Helloo!
Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir.
İkinci bölümle karşınızdayız.
Alıntılar ve duyurular için instagram hesabımızı takip edebilirsiniz.

Instagram; tutsakofficiial

İyi okumalar💜

🕊
Doğru duyup duymadığıma emin olmadım. Çünkü en son istediğim şey buradan Çakıroğlu ve adamlarıyla ayrılmak. Gözlerimizin temasını Yavuz Arslan'ın

"Ooo Alptekin Çakıroğlu! Sen normal de böyle yerlere kadınlarını getirmezsin" kadınlarını mı dedi o Nare?

Duyduklarımla kahkaha atmam bir olduğu için iki patronunda bakışları bana çevrildi.

"Hanımefendinin diğer kadınlardan haberi yoktu sanırım?" Yavuz, Çakıroğlu'nun zayıf noktasını bulmuş gibi eğleniyorken araya girdim.

"Hadi ama Yavuz, bu kadar yakışıklı bir adam nasıl sadece bir kadını sevebilir ki?" Çakıroğlu'nu sevmesem de onun tarafında gibi görünmek hoşuma gitmişti.

"Yani seni aldattığından haberin var?" kahkaham git gide büyüyordu.

"Yavuz Bey, size bunu düşündüren nedir?" Çakıroğlu ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Kendi hayatımı kurtarmaya çalışıyorum Çakıroğlu sorry.

"Zaafısın yani?" Yavuz kendisine küfür edeyim diye yalvarıyor şuan.

"H-" Çakıroğlu araya girdi.

"Yavuz, sevgilimle aramda geçen hiçbir şey seni ilgilendirmez! Sen adamının küllerini aramaya başla." sesi tehlikeli sularda olduğumuzu haykırıyordu.

"Memnun oldum" derken Yavuz'un imalı gülüşü yine bir şeyleri kendime bela ettiğimin göstergesiydi.

"Bu arada Yavuz, ben sevgilimi aldatmam. Aynandakiyle karıştırma." bunu neden açıkladığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

"Sevgilim, arabaya geç geliyorum" Çakıroğlu'nun sesini duydum.

Bana mı dedi? Başka kime diyecek Nare? Tamam da ben sevgilisiyim demedim ki. Bu adam sadece bir kadını sevebilecek bir adam mı dedim.

Hiçbir şey söylemeden arabaya ilerledim burada arıza çıkarmak aleyhime olurdu. Büyük araçlardan birine yönelmiştim ki korumalardan biri en arkada ki spor arabayı gösterip "Buradan buyrun" dedi. Takip edip açtığı kapıdan içeri girdim.

Araba bir Ford Mustang'di. Arabaya bayılmam şuan çok alakasız ama çok güzeldi.

Aradan on - on beş dakika geçmişti sanırım. Önümdeki arabalarda bir hareketlilik oldu. Alptekin Çakıroğlu sürücü koltuğunun kapısını açtığı sırada adının Can olduğunu öğrendiğim koruma konuştu.

"Abi, bu gün biz götürsek sizi, tehlike var" onu hiç duymadan arabaya oturan Çakıroğlu'nun gözleri ilk beni buldu ve konuştu .

"Hanımefendi tehlikeden zevk alıyor Can, devam edin" sözleri gülümsememe neden oldu.

Çünkü doğru söylüyordu. Aksiyon, kaos, gerilim ve gizem tam benim işimdi. Önüme döndüm. Eve gitmek istesem de belli ki bu gece imkansızdı.

Yol ne kadar devam etti bilmiyorum. Şehrin dışına çıktığımızı düşünmeme sebep olacak kadar ilerledik. Alptekin Çakıroğlu altındaki arabanın hakkını veriyordu. Araba asfaltı ağlatıyordu adeta. Göz ucuyla bana bakıp korkup korkmadığımı anlamaya çalışsa da keyfimin yerinde olduğunu görmek onun hoşuna gitmedi. Dakikalar sonra konuştu.

"Başına ne geleceğinden hiç mi korkmuyorsun?" gerçekten keyfim yerinde olduğu için bu sorusu mantıklıydı.

"Hayır"

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin