18- Fotoğraflar ve yaşanmışlıklar

1.9K 57 63
                                    

Hellooo!
Biz geldiiik💜

Heyecanlı bir bölüm daha sizinle, oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar çiçeklerim💗

🕊

"Selam Alptekin Çakıroğlu, ben Alpaslan Yıldırım" dedi. Çakıroğlu'nun gözleri sadece gözlerimdeydi. Gözlerimi kapattım.

"Yani" dedi Çakıroğlu sakin ve sert sesiyle.

"Gerdeğe girdiniz mi? Hayır karının vücudunu gördün mü merak ediyorum da" dedi. Nefesimi kesecek soruyu sorarak, nefesimi kesti. Öldüm.

"Gördüm" dedi. Çakıroğlu.

"Kimin yaptığını bilmek istemez misin?" dedi güldü ve devam etti "Nasıl yaptığını, nelerle yaptığını?" sussun istiyordum. Sussun.

"Peki benim sana yapacaklarımı bilmek ister misin?" dedi Çakıroğlu.

"Sen beni bulamazsın bile" dedi Alpaslan.

"Göğsünün üzerindeki kırmızı noktaya bakmanı tavsiye ederim" dedi Çakıroğlu. Kapalı olan gözlerimi açtım.

"Beni bulman beni öldürebileceğin anlamına gelmiyor ki Alptekin" dedi.

"Niyeymiş?" dedi Çakıroğlu sahte bir merakla.

"Karının bu dünya da en sevdiği adamım" dedi. Daha fazla duymak istemiyordum bu adamı. Midem bulanıyordu.

"Karım bu dünya da en sevdiği adamın kollarında şu an" dedi ve devam etti "Teninde kayboluyorum her seferinde" Bu saçmalık ne zaman biter?

"Hayır ona dokunmuş olamazsın, o kadar kolay değil Nare'ye dokunmak" dedi sinirden delirdiği sesine yansımıştı. Çakıroğlu'nun elinden telefonu alıp sesi kapattım.

"Napıyorsun ya sen? Madem görüş açında madem öldürebilecek yakınlıkta neden öldürmüyorsun?" diye bağırmıştım.

"Çünkü bu kadar kolay ölmemeli" dedi yükselen sesiyle, telefonu elimden aldı ve Alpaslan'ı kapatıp birini aradı. "Kalbinin hemen üzerinden, ölmeyecek şekilde" dedi ve kapattı. Ona bakmadan giyinme odasına girdim. Bir pijama takımı alıp banyoya gidecektim. Giyinme odasından çıktım önüme geçti. "Düşmanla savaşabilmem için bilgiye ihtiyacım var" dedi.

"Savaşma" dedim. Yanından geçip gitmek üzereydim ki tekrar ve tekrar bileğimden tuttu. Delirmek üzereydim. Üstüme gelmemeliydi. Yalnız kalmam gerekiyordu.

"Anlatmanı bekleyeceğim ve sende anlatacaksın" dedi bu bardağı taşıran son damlaydı. Elimdeki pijama takımını yere fırlatmıştım.

"Anlatacağım öyle mi? Sen neyi anlattın da bana? Ben sana anlatacağım öyle mi!" Elimi elinden kurtarıp göğsüne vurmaya başlamıştım. "Öldürebilirdin! Ama sadece yaraladın! Ölmeliydi-" sımsıkı sarıldı bir anda. İttim, bırakmadı. "Bırak, istemiyorum bırak" daha sıkı sarıldı. "Çakıroğlu bırak" ne kadar kuvvetli de itsem bırakmıyordu, kurtulamadım. Gücümde bitti. Bir eli belimi sıkıca tutarken diğer eli nazikçe saçlarımdaydı.

"Sakinleş tamam, sormayacağım" dedi kulağıma doğru kısık sesle konuşurken. İttim tekrar, kıpırdamadı bile. Derin bir nefes aldım. Kokusu içime doldu. Hani iki tarafta birbirine dokunmayacaktı! Niye her fırsatta sarılıyordu bu adam bana? İhtiyacın olduğu için olabilir mi Nare? Olamaz! İhtiyacım da olsa dokunmasın bana. Uzak dursun.

Çakıroğlu beni bıraktıktan sonra banyoya girip bir duş almış, üzerimi değiştirmiştim. Kolye, bileklik ve yüzüğü çıkarmayı unuttuğumu banyoda fark etmiştim. Makyaj masasının önüne oturdum. Önce bilekliği çıkardım. Islak saçlarımı önüme alıp kolyeyi de çıkardım. Yüzüğü de çıkardıktan sonra kutusunu alıp geldim ve içine geri koydum. Alyansı da parmağımdan çıkardım ve masanın üzerine bıraktım. Sağ elimin sargısını açmadan duşa girdiğim için ıslanmıştı. Sargıyı banyoda değiştirip öyle çıkmıştım.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin