20-Karşılaşma

1.5K 51 118
                                    

Helloo! Biz yine muhteşem bir bölümle sizlerleyiz!💜

Umarım okurken keyif alırsınız, iyi okumalar çiçeklerim🥳

🕊

"Gözlerimde gördüğün yardım çığlıklarına kulaklarını tıka bundan sonra" dedi. Arkamı döndüm. "Ne dediğimi bilmiyordum. Affet demiyorum affetme ama duyduklarına da inanma minik kuş" diye devam etti. Yüzümü ona döndüm. Gözlerinin içine baktım ve konuştum.

"Beni önce kendinden koru"  bir yandan da etrafı gösterdim iki elimle. "Alpaslan mı öldürecek beni öldürsün! Yavuz mu öldürecek öldürsün! Ama senin elinden ölmek istemiyorum Çakıroğlu! Senin hiçbir şeyini istemiyorum. Haklısın bu evlilik oyunu sana da bana da fazla geldi. Bitti." Sehpanın üzerinde duran telefonumu aldım.

Yusuf'u aradım.

"Efendim baş belası" dedi. Telefonu elimden aldı. Gözlerimin içine baktı. Sesi kapattı.

"Tamam 24 saat düşün. Hala boşanmak istersen ikiletmeyeceğim" dedi. Telefonu geri verdi.

"Yemeği soracaktım ya haber verdin mi herkese?" diye sordum Yusuf'a.

"Alptekin'in haberi var" dedi.

"Kaç gibi buluşuyoruz?" diye sordum.

"Mustafa'yla Alptekin'in önemli bir toplantısı varmış biraz önce Can aradı. Öğleden sonra dört beş gibi dedik" dedi.

"Okey hayatım görüşürüz o zaman" dedim.

"Görüşürüz" dedi. Kapattım.

Odaya baktım. Söyledikleri canlandı kulaklarımda. "Senin yüzünden" demişti. Tuzla buz olan balkon camı, boy aynası ve kasenin camları her yerdeydi. Eli de hala kanıyordu. Bir de üzerine duvara vurmuştu elini. Kendini gösterip bu da senin eserin demişti. Yaralanması benim suçum muydu? Ne düşüneceğime karar veremiyordum. Arkamı döndüm ona.

Yattığım koltuğa ilerledim. Battaniyenin üzerine sıçramış camları yere döktüm, katladım ve koltuğun kolçağına koydum. Yastığı aldım ve yatağa fırlattım. Zaten odayı bok götürüyordu benim fırlattığım bir yastık abes durmuyordu. Çıldırmak üzereydim bende. Sakinliğimin altında aslında ne yapacağına karar verememiş bir Nare vardı. Ya delirecektim ya da sakin sakin başıma gelecekleri bekleyecektim. Saçımı başımı yolup bağıra çağıra bir sinir krizi de ben geçirsem keşke. Ben ağlamayalı ne kadar olmuştu? 6 yıl? 7 yıl? Emin değilim. Gözlerim bile nadiren dolmuştu. Ağlamak istediğim anlar olmuştu elbette ama bu onlardan biri değildi. Telefonum çaldı.

"Efendim" dedim.

"İyi misin merak ettim" dedi Eda.

"İyiyim sonra konuşalım müsait değilim şu an" dedim.

"Tamam görüşürüz" dedi kapattım.

Çakıroğlu'nun yanında onunla konuşamazdım şu an. Telefon bir daha çaldı. Allahım sabır ver nolur. Işık'tı arayan. Sesleri duymuştu ve Can yukarı çıkmasına izin vermemişti kesin.

"Efendim bebeğim" dedim.

"Nare abla noluyor? Ev başımıza yıkıldı iyi misiniz?" dedi.

"İyiyiz hayatım abinin ihaleyle ilgili bir şeyi ters gitmiş sinirlendi de boy aynasına çarptı o da balkon camına düştü derken gürültü kıyamet işte" dedim.

"Niye yukarı çıkamıyorum o zaman?" dedi.

"Hayatım her yer cam biz bile olduğumuz yerden çok hareket edemiyoruz sana bir şey olmasın diye çıkmasın dedik. Bir saate ineriz biz aşağıya" dedim.

TUTSAKWhere stories live. Discover now