24-Hediye

1.4K 68 55
                                    

Helloo! Biz geldiik🥳

Bebeklerim oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın, yorumlarınız benim için önemli aynı şekilde oylarınız da🥺

Bölüm şarkımız;
Feridun Düzağaç - Alev Alev
Zakkum - Ben Ne Yangınlar Gördüm
Melike Şahin - Nasır

İyi okumalar çiçekleriim💜

🕊

Gördüğü kadın, ben değildim.

Benim için alınmış elbisenin içinde, benden daha güzel daha alımlı ve en önemlisi gerçek bir kadın vardı.

Saat 23.59'du. Diğer mesajı attım.

"İyi ki doğdun, umarım hediyemi beğenirsin"

Canavar'ın gazını köklerken sokakta büyük bir gürültü çıkarıp, evden uzaklaştım. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Bunu ben ayarlamıştım ve pişman olmayacaktım. Zaten içimde en ufak bir pişmanlık belirtisi yoktu. Doğum günü hediyesi olarak istediği bir şeyi verdim sadece.

Nereye gideceğimin planını yapmıştım zaten. Yukarıdaki eve gidecektim. Zaten benden başka kimse kullanmıyordu. Kameraları da Alpaslan'ın taktığını öğrenmiştik tabi ki ama o fotoğrafın gizemini çözemedik. Yani Alpaslan neden bizim yetimhanedeki fotoğrafımızı gönderdi. Seni çok özledim Nare yazısının sebebi belli evet ama sizi çok özledimin sebebi neydi? Aslında fotoğraftaki herkesin şu an nerede ve ne yaptığına bakmam gerektiği gerçeği ansızın aklıma gelmişti bunu nasıl ilk an düşünemedim. Alpaslan bir şeyi öylece alalade yapacak biri değil. Kesin bir şeyler demek istedi. Bana bu kadar hızlı ulaşmasında o fotoğraftaki birinin parmağı var. Ama fotoğraftaki sadece iki kişi biliyor benim nerede ve ne yapıyor olduğumu. Evim Yusuf'un adına kayıtlı. Dağ evi de Vasiyet olarak üçümüzün üzerine paylaşılmadığı için hala Meryem ablanın üzerine.  Alpaslan'a bir tek Eda ve Yusuf hakkında konuşmuştum. Konuşmasam da biliyordu zaten hastalıklı manyak.

Alpaslan'dan, Çakıroğlu'nun değil benim alınacak intikamım vardı. Bu benimle Alpaslan arasında ama Çakıroğlu bu savaşa kendini de dahil etmek için elinden geleni yapıyor. Yani halihazırda bir düşmanı zaten varken bir de üzerine Alpaslan'ı kendi düşmanı haline getirmeye çalışıyor. Önce Yavuz'la olan sorununu çözmeli. Gerçi onun çözülmesi içinde benim ölmem gerekiyor da neyse.

Fonda bir şarkı çalıyor olsaydı ne çalardı?

Ben hislerime tercüman olacak herhangi bir şarkı bulamadım. İçimde hissettiğim bu şey neydi adını koyamadım tek bildiğim bu hissettiğim şeyin pişmanlık olmadığı. Pişmanlık.. İnsan neden pişman olurdu? Yaptığından mı yapmadığından mı? Vazgeçtiğinden mi vazgeçmediğinden mi? Olandan mı olmayandan mı? İnsan, pişman olmak için hep bir bahane bulabilirdi. Şunu yapmasaydım keşke dediği ya da bundan zamanında vazgeçmem gerekiyordu dediği. İnsan, pişmanlık üzerine yaşayan bir varlık değil mi zaten?

Bütün düşüncelerimin içinde dağ yoluna gelmiştim. Dağ yolu virajlı olduğu için hızımı düşürdüm ve yolun keyfini çıkararak devam ettim. Düşünmemek için elimden geleni yaptım. Alpaslan'ı bile düşündüm. Yaşadıklarımızı düşündüm. Çakıroğlu'na garajın önünde iki kere sinirlendiğimi, hayal kırıklığına uğradığımı düşündüm. Kullandığı kelimeleri düşündüm sonra aklıma ansızın saçlarımı kuruladığı, taradığı ve bana bir bebek gibi davrandığı anlar geldi. Hangisiydi gerçek? İlk gece gördüğüm adam bana o kelimeleri kullanan, bağıran çağıran ve buz gibi bir adamdı. Saçlarımı tarayan, bana iyi davranan, bir dediğimi ikiletmeyen ve elleriyle bana menemen yapan adam. Ben hangisi gerçek karar veremiyordum. İkileme düşüyordum. Bir yanı bana iyi davranmak istiyor gibiydi bir yanı da beni görmeye tahammül edemiyor gibi. Bilemiyordum karar veremiyordum.

TUTSAKWhere stories live. Discover now