11.Bölüm: Kaza Değil, Cinayet

35.5K 1.4K 1.7K
                                    

Herkese merhaba,

Çokça yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın katilin suç ortakları, benim aşk bahçelerimmm❤️

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

KAZA DEĞİL, CİNAYET

Yalnız yaşamayı kalp bir gün affederdi ancak yapayalnız ölen insanların ruhu sonsuza dek acı çekerdi. Bazı çığlıklar sessizdir çünkü. Ve bazı fısıltılar tüm çığlıkları susturmaya yeterdi.
*

NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

Linda'nın anlattıklarını zihnimde canlandırdıkça kusacak gibi hissediyordum. Bir saatten fazla zaman geçmişti ama ikimiz de berbat görünüyorduk. Rose'un yaşadıklarını düşündükçe ürperiyordum.

Kliniğin kapısı her açıldığında korkuyla irkilmekten yorulmuştum. Sürekli diken üstündeydik. Linda da benimle aynı korkuyu yaşadığı için sürekli birbirimize bakıp gülümsüyor, güven vermeye çalışıyorduk.

Geldiğimden beri klinik epey sakin olduğundan düşünmek için bolca vaktim oluyordu. Dün geceyi ve ölenleri, en çok da Rose'u düşünmekten başım ağrımaya başladığı için dosyaların olduğu dolabı açtım. En iyisi işimle ilgilenerek kendimi oyalamaktı.

Paul Barnley'in telefon numarasını kliniğin telefonunda tuşladıktan sonra arama tuşuna bastım. Hoparlöre alarak masanın üzerine bıraktıktan sonra dosyaları toplayıp yerine koydum.

Telefon uzun uzun çaldıktan sonra nihayet Paul açtı ve ilk konuşan o oldu.

"Efendim?"

Ah... Öyle yakışıklı olan birinin ancak böyle bir sesi olabilirdi zaten. İnsanın ruhunu tırmalayan bir cazibesi vardı.

"Merhaba Bay Barnley, veteriner kliniğinden Noa ben."

"Merhaba Noa, nasılsın?" Beni hatırlaması hoşuma gitmişti.

"İyiyim Bay Barnley, sizi..."

"Paul de, lütfen." Hırıltılı sesiyle ürpermiştim. Bunu söylerken turkuaz gözlerini kıstığını ve sakallarını kaşıyarak konuştuğunu hayal etmiştim çünkü. Tanrım... Gerçekten fazla yakışıklıydı.

"Pekâlâ," derken gülmemi engelleyemedim. "Paul."

"Şimdi seni dinliyorum Noa."

Aklımı karıştırıyor ve dikkatimi dağıtıyordu. Onunla ilk karşılaştığımdan beri garip bir çekimi vardı. Öyle ki ona kapılmamak için karşılaştığımız iki seferde de göz teması kurmamaya özen göstermiştim.

"Jeu için aramıştım seni. Sonuçları çıktı, durumu hakkında bilgilendireceğimi söylemiştim."

"Kötü bir şey yoktur umarım," derken endişeli çıkan sesi beni de üzmüştü.

"Öncelikle viral bir hastalık olmasından şüpheleniyordum fakat böyle bir durum olmadığını söyleyebilirim. Bakteriyel bir hastalık söz konusu. Bunu da on beş günlük bir ilaç tedavisiyle atlatacağımızı umuyorum."

OYUNCAK MÜZESİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin