29.Bölüm: Kalbin Saplantısı

9.6K 334 310
                                    


Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın aşk bahçelerimmm❤️

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

29.Bölüm: KALBİN SAPLANTISI

*

Bazen elindeki en kıymetli şey sahip olduğun arkadaşlıktır. Hayat boyu en çok aynı kanı taşıdığın insanlardan yara aldığını fark ettikçe arkadaşlığının değerini daha çok anlarsın.

*

NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

O her zaman gülleri severdi ve bir dal koparmak için koştuğu yolda, ayağının altında ezilen papatyaları hiç umursamazdı.

Papatyaları kimin sevdiğini söylememe gerek var mı?

Raymond ve Sara'yı dikizleyerek gereken cevabı aldıktan sonra ne yapacağımı bilemeyip Becca'yı aramıştım. Evde olduğunu söyleyince adresini isteyip doğrudan buraya gelmiştim. Gidecek daha iyi bir yer gelmemişti aklıma. Eve gidip annemle uğraşacak halde değildim. Eğer eve gitseydim tüm hıncımı annemden çıkarır ve geri dönülmez olayların yaşanmasına sebep olurdum.

Önünde dikilip durduğum kapı kısa süre içerisinde açılınca bir adım geriye çıktım. Ellerim ceketimin cebindeydi. Bedenim değil ruhum üşüyordu ve onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Becca kapıyı aralayıp bana baktı. Rahatça nefesini verip içeri geçmem için kapıyı tamamen açtığında nezaketsizlik etmek istemediğim halde gülümsemeden yanından geçip içeri girdim.

"Hoş geldin," dedi sakince.

Yalnızca başımı sallayarak karşılık verdim. Muhtemelen bu yaptığımı görmedi bile.

Aslına bakarsam hiçbir şey yapacak gücüm yoktu. Uyuştuğumu hissediyordum. On yedi yaşındayken gecenin bir yarısı oturduğum o köprüdeydim sanki. O gecenin soğuğunda üşüyordum. O gecenin ağırlığı vardı kalbimin üzerinde.

"Nate'e ulaşamadım," dedi tekli koltuğa kendini bırakırken. "Andy'nin evine gittim ama korkunç bir kalabalık vardı sadece. Ne Nate'i ne de Ben'i görmeyince eve gelmek zorunda kaldım."

Mini şortunu çekiştirerek düzeltti. Üzerinde askılı bir bluz vardı. Dağınık siyah saçlarıyla tam ev hali görüntüsü vardı.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu yine tepkisiz kaldığım için. "Ne bu halin?"

"Hiç." Geçiştirmeye çalışsam da dışarıdan bakan herkes berbat göründüğümü anlardı.

Becca, "Yalan söylüyorsun. Kesin bir şey olmuş," diyerek üsteledi. "Dökül bakalım."

"Bir şey yok," dedim tahammülsüz bir tonlamayla. "İyiyim ben." Bok gibiydim.

"Hadi kızım anlat. Biz bizeyiz. Kendine şunu yapmayı kes," diyerek azarladı beni. "Sorunları kendi içinde yaşayarak aşamazsın. Paylaştıkça hafiflersin."

OYUNCAK MÜZESİ (+18)Where stories live. Discover now