14.Bölüm: Pencerenin Ardında

34.9K 1.3K 957
                                    


Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın aşk bahçelerimmm❤️

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

PENCERENİN ARDINDA

Ne olursa olsun yaşadıklarını anlatma, zayıflıklarını görmemeliler, derdi. Oysa ben dizlerimin üzerine çöküp günlerce ağlamak istediğim noktadaydım.

*

NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

Aklımın bir oyunu değildi bu. Ellerimin arasında tuttuğum oyuncak tavşanın parmak uçlarımdan başlayıp vücudumun tamamını hissizleştirmesi bir dakikayı bulmamıştı.

Kalbim göğüs kafesimi yumrukluyordu, kafamın içindeki düşünceler ruhuma tırnaklarını geçirirken. Son zamanlarda kasabada yaşananlar film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp geçerken düşünebildiğim tek bir şey vardı.

Mia.

Oyuncak Katili'nin işi miydi bu?

Önce Kate'i öldürüp cesedinin yanına bir oyuncak bebek bırakmıştı. Sonra da Rose Ciera için aynısını yapmıştı. Kate için herkes intihar ettiğini düşündürürken Rose'a neden işkence etmişti?

Mia'nın en sevdiği şey tavşanlardı. Tüm eşyalarında tavşan figürü bulunurdu ve şimdi de gecenin bir vakti evimizin kapısında bir oyuncak tavşan asılıydı. Psikopat katil bunu nereden biliyordu ve... Tanrım!

Aklıma gelen ihtimalle damarlarımdaki kanın kaynadığını hissettim. Patlamaya ramak kalmış bir volkan gibiydi bedenim. Eğer düşündüğüm şey gerçekten yaşanırsa ruhumu sızlatan hislerim hem bana hem de kasabaya yıkım getirirdi.

Son zamanlarda kasabanın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor, ölüm kol geziyordu. Eğer ablam Joanne'yi alan ölüm bu kapıdan içeri bir kez daha girer ve Mia'ya el uzatırsa karşısında beni bulurdu. Ölü ya da diri... Beni aşmadan kimse ona dokunamazdı. Uğruna yaşadığım tek varlığımı kimsenin incitmesine izin veremezdim.

Kapıyı açmaya çalışırken ellerim öyle titriyordu ki anahtarı deliğine oturtmayı beceremedim. Tavşanı sıkıca tutan elimle kapıyı yumruklarken anahtarı deliğe denk getirmeye çalışıyordum.

"Hayır... Hayır..." Omzumun üstünden sokağa baktım. Birini görme umuduyla mı yoksa Raymond'un yardımıma koşma ihtiyacıyla mı baktığımı bilmiyordum. Sadece çaresizliğimin yaptırdığı bir şeydi bu.

Ayağımla tekmelediğim kapının yuvasına nihayet anahtar girdiğinde nefesimi tuttum.

"Açıl kahrolası... açıl... açıl..." Sayıklarken titreyen elim anahtarı çevirdi.

Dışarıda olduğumu bildiği halde annem kapıyı üç kez kilitlemişti. Eve gelmemi istemiyordu. Bu aileye ait olduğumu reddediyordu. Varlığımı istemiyordu. Beni istemiyordu ve ilk kez istenmediğim için bu kadar öfkeliydim.

Bu, evin dışında ilk kez bırakılışım değildi ancak ilk kez dışarıda kalmak bu kadar çaresiz hissettirmişti.

Kahretsin, ağlıyordum. Hiçbir şey beni ağlatamazdı. Hiç kimse beni ağlatamazdı ama Mia başkaydı. Mia benim küçük kız kardeşimdi. Her şeyim ve tutunduğum tek daldı. Ona bir şey olursa her şey anlamını yitirirdi. Ölürdüm.

OYUNCAK MÜZESİ (+18)Where stories live. Discover now