27.Bölüm: Yaşamak ve Ölmek

11.3K 392 338
                                    

Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın aşk bahçelerimmm❤️

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

27.Bölüm: YAŞAMAK VE ÖLMEK

*

Hiç yaşamamış olanlar ölümün acı verici olduğunu söyler. Oysa yaşamak ölmekten daha zordur.

*

NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

Zaman acımaz. Zaman bakmaz gözyaşına. O, ne zaman isterse alır senden her şeyini. Hayatın boyunca zamana yetişmeye çalışırsın ve yetişemeyeceğini anladığında ondan kaçmaya başlarsın.

Yanılırsın.

Zamandan kaçılmaz.

Gece boyunca salonda sessizliğe teslim olduk ve güneşin doğmasını bekledik. Zaman bizimle dalga geçer gibi hiç geçmedi. Aksine saatler geriye gidiyordu sanki. Bitmek bilmedi kahrolası gece.

Hiçbir şey konuşmadık. Sadece düşündük. Düşüncelere teslim olup sıranın kimde olduğunu bulmaya çalıştık. İçimizden birinin ölüm zamanı gelmişti. Saatler geçmiş, gün aydınlanmıştı ama elimizde koca bir hiçten başka bir şey yoktu.

Siyah kurdeleyle birlikte kimi seçtiğimi bilmiyordum.

Sabah ilk iş üçümüz birlikte Dedektif Helen Lawken'in bürosuna gittik. Yol boyunca ve orada bulunduğumuz süre boyunca tek dileğim katilin burada olduğumu öğrenmemesiydi. Kimseyle konuşmamı istemediğini Mia'yı tehdit ederek açıkça belirtmişti.

Saat 09.38'di. İnsanlar büroya yeni yeni geliyordu. Dedektif Lawken biz ifade verirken arandığı için büroya erken gelmişti.

Helen Lawken sandalyesinde bir sağa bir sola dönerek masanın üzerinde duran ifadelerimizi okumaya devam etti. Nate ve ben masanın hemen önüne karşılıklı duracak şekilde koyulmuş sandalyelerde, Becca ise masanın karşısındaki iki kişilik koltukta bacak bacak üstüne atarak oturuyordu.

Daha önce televizyondaki yerel haber kanalında, Başkan Katelyn Waller'ın yanında gördüğümden çok daha güzel bir kadındı. Otuz iki yaşında olmasına rağmen yirmili yaşlarında gibi görünüyordu. Sarı saçları dalgalar halinde omuzlarına dökülürken beyaz gömleğinin iki düğmesi cesur bir dekolteye açılmıştı.

Odaya ilk girdiğimizde onu ayakta görmüştüm. Kusursuz fiziği, bacaklarını saran kalem eteği ve titizlikle ütülenmiş gömleğiyle gerçek bir dedektif imajı veriyordu. Güzel olduğu yadsınamazdı fakat insanların gözünü ondan alamayışının sebebi duruşundaki otoriteydi. Güçlü duruşu, sert ifadesiyle adeta karşısında saygı duruşuna geçilmesini emreder gibiydi.

"Hım..." Sessizliğin içinde elindeki kalemi masaya vurma sesinin yanında dudaklarından çıkan sesle dikkatleri tekrar üzerine çekti dedektif. "Dün gece partide herhangi bir olay yaşandı mı?" diye sorduğunda sorusunu alakasız bulup cevap vermek istemedim.

"Hayır," dedi Becca, ben düşünmekle meşgulken. "Her şey yolundaydı. Sorunsuz bir parti oldu. Orada olmalıydınız." Sürtüklük etmeye bayılıyordu gerçekten.

OYUNCAK MÜZESİ (+18)Where stories live. Discover now