23.Bölüm: Renklerin Seçimi

14.8K 498 520
                                    


Oy vermeyi ve bolca yorum yapmayı unutmayın suç ortaklarım :)❤️

Keyifli okumalar!

*DİKKAT! Bu kitapta intihar, psikolojik ve fiziksel şiddet, hayvan ölümü, cinsellik, madde kullanımı, küfür gibi olaylar bulunmaktadır. İçerik olumsuz örnek oluşturabilir, rahatsız edici ya da tetikleyici olabilir. Yaşı küçük olanlar ve hassas kişiler için uygun değildir. Yetişkin okurlar içindir.

*

RENKLERİN SEÇİMİ

Birini kaybedersin, onun kaybı sana güç verir ve hayata tutunman için bir sebep olur.
Birini kaybedersin, daha o toprağa girmeden sen yitip gidersin. Çünkü bazen ölüm tek bir kişiyi alır ama yanında iki kişiyi götürür.

*

NOA DAYTON

Ravebelg Kasabası

Ölüm bazı insanlara merhamet gösterir, bazılarına ise hiç acımazdı. Kiminin saçlarını okşardı şefkatle. Kimilerinin de son nefesini verene kadar canını yakardı zalimce.

Ölümün parmakları saçlarımda dolaşıyordu şimdi. Tenimde hissettiğim sıcaklık beni öyle bir sarmalamıştı ki vücudumun çarptığı zeminin soğukluğunu hissetmiyordum artık.

İnsan öldükten sonra bile acıyı hissediyormuş meğer. Zihnimin düştüğü karanlığın girdabında yuvarlanmaya devam ederken başımda hala katlanılmaz bir ağrı vardı.

Hayır... Hayır...

Çok uzaklardan geliyormuş gibi duyduğum uğultulu sesler saniyeler içinde ellerimden tutup beni hayata döndürmüş gibiydi. Gözlerimi birden açtığımda kendimi odamda buldum. Kendi yatağımda uzanırken hem de!

"Noa?"

Şaşkınlıkla yüzüme bakan babamın eli havada, merakla yüzüme bakıyordu. O an gördüklerim, ormanda yaşadıklarımdan daha fazla hayrete düşürmüştü beni.

Babam yıllar sonra ilk kez saçlarımı okşamıştı. Bunu, bilincim kapalıyken yapmış olsa da yapmıştı işte. Onun kızı olduğumu hatırlamış ve şefkatle saçlarımı okşamıştı.

Yatağımın ayak ucunda oturan annemse ayağa kalkıp donuk bir ifadeyle yüzüme bakmak dışında bir şey yapmamıştı. Yüzünde en ufak bir endişe ya da ona benzer bir ifade yoktu. Olsaydı, beklenmedik olurdu zaten.

"Ne oldu bana?" diye sorarken acıyla başımı tuttum. "Nasıl geldim buraya?" Doğrudan babamın yüzüne bakıyor, annemi görmezden geliyordum.

"Seni kapının önünde buldum," dediğinde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. "Baygın halde yatıyordun öylece. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmayınca odana taşıdım. Çok endişelendik." Babam gerçekten endişelenmiş olabilirdi ama annemin umurunda bile olmadığına yemin edebilirdim.

Elimi koyduğum yer çarpmanın etkisiyle darbe aldığından acıyordu. Kısa bir süre gözlerimi yumdum ve yaşadıklarımı hatırlamaya çalıştım. En son gölün başında katille mesajlaşıyorduk. Sonra beni kovalamaya başlamıştı. Buradan sonrası gittikçe netliğini kaybediyordu.

Var gücümle ondan kaçarken ne oldu da bayıldım bilmiyordum. Vücudumdan tüm gücüm çekilmiş gibi her şey bir anda olup bitmişti. Uykusuzluk ve açlık yüzündendi muhtemelen. Üstüne bir de korku eklendiğinde çaresiz kalmıştım.

OYUNCAK MÜZESİ (+18)Where stories live. Discover now