2. bölüm

1.6K 248 211
                                    


Asaf'tan

Sabahtan beri Enes'in saçma sapan sorularına maruz kalıyordum artık dayanamayarak

"Oğlum senin evin yok mu niye hep burdasın?" Diye sordum.

"Var ama canım çok sıkılıyor oğlum hem sen beni sevmiyor musun?" bir de şimdi duygu sömürüsü yapıyordu bıkınca yerimde doğruldum.

"Duygu sömürüsü yapmayı kes! git Buğlem'in yanına falan" diye söylendim. Enes'in iç çekmesi ile "Ne oldu?" diye merakla sordum.

" Oğlum Buğlem beni reddetti" dedi üzgünce Buğlem Enes'in iki yıllık platoniğiydi. Açılıcam diyince inanmamıştım ama demek ki açılmış.

"Nasıl oldu?"  Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

"Şimdi ben Buğlem'e dün sevdiğimi söyledim o bana dedi ki 'Enes kusura bakma ben sevgili olaylarına karşıyım' bende neden ki diye sorunca 'Bir arkadaşım var bana hep şöyle derdi düşünsene ileride evleneceğin kişinin sevgilileri olduğunu öğrensen üzülmez misin işte ondan dolayı biz ilerdeki eşimizin nasıl olmasını istiyorsak kendimizde öyle olmalıyız derdi bende zaten sevgili yapmadım bunca zamana kadar bundan sonrada yapamam sende bende ilerdeki eşimizi üzmeyelim' dedi inanabiliyor musun? O arkadaşı kimse ona bunu soracağım." Dedi tek nefeste. Sesinden bile belli oluyordu ki Enes bu olaya fazlasıyla üzülmüştü.

"Çok haklı"

Birden Eneste sevinçle,
"Demi çok haklıyım" dedi.

"Sen değil oğlum Buğlem'in arkadaşı çok haklıymış" dedim sırıtarak

"Yav bir git Allah aşkına Asaf ya ben burda üzülüyorum sende gelmiş karşı tarafa hak veriyorsun." Diye söylendi.
Aslında gerçekten düşününce mantıklı gelmişti. Bunca zamana kadar hiç sevgilim olmamıştı çünkü kimseyi sevmemiştim. Bundan sonrada sevebileceğime pek emin değildim.

"Hey daldın gittin." Dedi, şimdi aklımdaki düşünceyle ayağa kalkıp Enes'in kolundan tuttum.

"Ne yapıyorsun oğlum"

"Ne yapıyorum? tabiki seni evden atıyorum." Dedim. Yeter ama başımı şişirmişti ve benim hala bitirmediğim bir projem vardı. Dışarıya çıktığımızda Enes'e gülerek el salladım.

"Vicdansız o kadar da derdimi anlatıyorum sana"

O sırada karşı evdeki Yusuf dedeyi gördüm elinde çiçekler olan bir sepet vardı. Yusuf dede bizim sitede çok sevilen biriydi ve her zaman ona yardım etmeyi çok severdim. Hemen koşarak yanına gittim.

"Yusuf dede ver bana o sepeti ben taşırım." Dedim nefes nefese

"Seni bana Allah gönderdi oğlum hava çok sıcak biliyorsun bu lavantalarıda dikmem gerek bana yardım eder misin?" Diye sordu.

"Tabi Yusuf dede şimdi biz Enes ile hemen hallederiz." Dedim arkama dönerek ama Enes bey toz olmuştu. Sabahtan beri sülük gibi yapışan Enes, her zaman olduğu gibi iş olunca ortadan kaybolmuştu.

"Şey Enes gitmiş ben hallederim." Dedim.
"Allah razı olsun oğlum" dedi her zamanki o sevecen sesi ile ve ekledi
"Torunum bu bahçeye her baktığında 'dede keşke lavanta da olsa' derdi yarın gelecekleri için bu acelem oğlum kusura bakma"

"Yok ne kusuru Yusuf dede ben isteyerek sana yardım ediyorum. Hem Kerem mi lavanta seviyor?" diye ekledim.

"Yok oğlum Kerem'in ablası da var tabi sen geçen sene görmedin çünkü sınava hazırlanmak için gelmemişti o sever lavantaları" dedi. Geçen yaz geldiklerinde Kerem ile sitedeki gençleri toplayıp maç oynardık. Çok güzel zamanlardı, birde benden kaç yaş küçük olmasına rağmen en iyi de o oynardı. Bu senede geleceğine göre maç yapmalıydık.



Evet yeni bölümle sizlerleyim
Lütfen yorum yapmayı unutmayın ☺️
Ve sağlıcakla kalın..

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin