25. bölüm

551 88 5
                                    

Özün'den

Telefonumun çalması ile hemen açtım karşıda sevecen ses tonuyla konuşan piskoloğuma karşı gülümsedim.

"Vay vay Özüncüm sonunda size ulaşabildim."

"Kusura bakma Kübra bende seni aramak istiyordum."

"Buğlem'den haberlerini aldım. Küçük bir kriz geçirmişsin ama sonradan Nazlı'nın mezarına gitmişsin."

"Evet gittim. Kendimi o günden sonra daha iyi hissediyorum."

"Süper o zaman ne zaman geleceksin İstanbul'a?"

"Dört gün sonra oradayım."

"Ay çok mutlu oldum. Hemen bana uğra olur mu?"

"Tabi hemen gelirim."

Odamın kapısı tıklatıldıktan sonra kapıda beliren Berat'ı gördüm. Eliyle gel işareti yapıyordu.

"Kübra benim kapatmam lazım sonra görüşürüz."

"Görüşürüz tatlım." Dedikten sonra telefonu kapattım.

Hâlâ kapıda dikilen Berat'a bakarak

"Ne oldu?" dedim merakla

"Gel sana bir şey göstericem." diyerek odadan çıktı bende hemen peşinden yürüyerek bahçeye çıktık. Eliyle işaret ettiği yere bakınca bisikletimi ve Berat'ın bisikletini gördüm. Şaşkınlıkla ağzım aralanırken

"Nereden buldun bunları? Hem tamir edilmesi gerekiyordu."

"Dedem bodruma kaldırmış bende görünce tamir ettirdim. Güzel sürpriz oldu ama değil mi?"

"Evet çok mutlu oldum." Dedikten sonra Berat'a sarıldım.

"Bana hâlâ sürmeyi öğrenmediğini söylemezsin umarım." Söylediği şeyle sinirle geri çekilip ona baktım.

"Tabi ki de öğrendim. Önceki öğreten öğretmenim çok kötü olunca zorlanmıştım."

"Bana laf mı atıyorsun bakalım. Hem çok çabaladım sana öğretebilmek için."

"He ne demezsin en son ki olayı hiç hatırlamıyorum sanki." dedim sırıtarak

"Senin yüzündendi o bir kere"

"Saçmalama nasıl benim yüzümden olacak daha bisiklet sürmeyi bilmiyordum sende beni tuttuğunu söylemiştin."

Anılar birden gözümde canlanınca gülümsedim.

On yıl önce;

(Yazar'dan)

Her zaman ki gibi evin içinde koşuşturan Özün'e dedesi gülümseyerek bakıyordu. Özün meraklı gözlerini dedesine çevirerek

"Dede Berat nerede kaldı?" dedi

O sırada içeriye giren annesi kızına yapmacık bir sinirle bakarak konuştu.

"Kızım ben sana kaç defa daha diyeceğim Berat değil Berat abi diyeceksin diye"

"Ama anne Berat ona abi dememi istemiyor ki" dedi Özün tüm tatlılığı ile

Dedesi konuşmalarını bölerek konuştu.

"Kızım rahat bırak torunumu istediği gibi hitap edebilir."

Özün memnun olmuş bir şekilde gülümseyerek dedesine sarıldı. Dedesi hep onu korurdu.

Kapının çalması ile Özün koşarak kapıyı açmaya gitti.

"Yaşasın geldiler, geldiler."

Kapıyı açtıktan sonra karşısında gördüğü Berat ile ona sımsıkı sarıldı. Bir abisi yoktu ama Berat ona her zaman abilik yapıyordu. Hemen ardından halasınında elini öptü. Herkes içeriye yavaş yavaş girerken Özün annesinden izin isteyerek Beratla bahçede oyun oynamaya çıktılar.

Bahçede ne oynayacaklarına karar vermek için düşünürken Berat'ın gözü Özün'ün yeni bisikletine değdi.

"Özün neden bisiklet sürmüyoruz?"

"Sürelim ama ben sürmeyi bilmiyorum. Çok istediğim için babam aldı." dedi Özün dudağını büzerek

"Eee ben biliyorum sana öğretebilirim."

"Gerçekten mi? " dedi Özün heyecanla

Beratta kafasını aşağı yukarı sallayarak bisikete doğru yürüdü.

Bahçenin dışına çıkarak bisikleti düz bir yere getirip Özün'e binmesi için işaret verdi.

"Ama ya düşersem" Özün'ün sözü ile Berat göğsünü kabartarak

"Özün ben buradayım hem senden iki yaş büyüğüm" dedi kendinden emin bir şekilde

"Tamam o zaman sana güveniyorum." ve bisiklete oturdu. Berat onu tutuyordu ve Özünde pedalları çeviriyordu.

Berat'ın aklına gelen şey ile Özün'ün yavaşça bıraktı. Özün'ün onu bıraktığını bilmezse kendisi sürebileceğine inanıyordu ama planladığı gibi olmamıştı. Bıraktığı gibi bisiklet yan devrilerek dikenlerin olduğu yere Özün'ün düşmesi ile Berat şaşkınca bakakaldı.

Özün ise her yerine batan dikenler yüzünden acı ile kıvrandı.

"Ö- Özün ben özür dilerim." dedi kekeleyerek ve hemen Özün'ü kaldırmaya çalıştı.

Günümüz;

"Batan dikenleri çıkarana kadar canım ne kadar acımıştı haberin var mı?" Dedim Berat'a bakarak

"Ya Özün neden geçmişi açıyorsun."

"Bir de ben senden iki yaş büyüğüm diye koruyacağını sanıyordun." Dedim kahkaha atarak

Berat da bana katılarak gülmeye başladı.

"Hadi o zaman sürmeyi biliyorsan bir yarışa ne dersin?" dedi ve bisikletleri bahçeden çıkardık.

Parkta bisiklet yolu vardı yavaş yavaş parka doğru yürüdük. Bisklet yoluna vardığımızda hemen bisikletlere binip Berat'ın yarışı başlatması ile hızla sürdüm. Tabi koca bacakları ile Berat benim önümdeydi.

Çoktan bitiş yerine varan Berat'ın yanına gelerek soluklandım.

"Demek öğreten kişi çok iyi öğretmemiş" dedi sırıtarak

"Kendime laf yedirmem."

"Kendi kendine mi öğrendin?" dedi şaşkınca bakarak

"Tabi ne kadar yetenekliyim değil mi?" dedim gülümseyerek

"Evet kesinlike çok yeteneklisin" dedi

"Hadi eve gidelim. Çok acıktım." dedim parktan çıkarken

"Sana kakaolu süt alayım mı?" diye soran Berat'a gülümseyerek onayladım.

Hemen markete girip kakolu süt alarak çıktık. Beratta kendine gazoz almıştı. Tabi bana bir kutu yetmeyeceği için beş kutu almıştı.

Eve girdikten sonra üstümü değiştirmek için odama girdim. O sırada telefonuma gelen bildirim ile telefonu elime aldım.

0544 *** ** **: Engelleme demiştim ama beni hiç dinlemiyorsun be tatlım. Beni görmek istiyorsan yarın attığım konuma gel.

Siz: Tamam geleceğim.

Selamlarrr ✋

Bugün bir değişiklik yaparak pazar günü bölüm atıyorum. Yarında bölüm gelecek.

Bölümü beğendiniz mi?

Ben geçmişten anılar yazarken çok keyif alıyorum umarım sizde alıyorsunuzdur.

Oy ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim.

Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle 💞

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now