14. bölüm

732 122 20
                                    

Özün'den

Buğlem'in evinin bahçesinde kurduğumuz hamakta uzanıyorduk. Gökyüzünün kararması ile çıkan yıldızları izliyorduk. Buğlem'in konuşması ile onu dinlemeye başladım.

"Hatırlıyor musun küçükken bahçeye bir örtü serip üstünde uzanırdık, yıldızları izlerdik."

"Sen, ben, Berat ve Nazlı." Dedim sonda ki isim ile boğazımda yumru oluşmuştu.

"Evet. Çok güzeldi o günler." Dedi Buğlem
"Beratla Nazlıyı nasıl bodruma kilitlemiştik."diye ekledi ve kıkırdadı.

Bende gülerek ona karşılık verdim ve o güne sanki geri dönmüş gibi hissettim.

Dokuz yıl önce;

(Yazar'dan)

İki afacan arkadaşları Nazlı'ı gibi Berat'ın da Nazlıyı sevdiğini öğrenince planlar kurmuştu. Ve heyecanla planlarının gerçekleşmesini bekliyorlardı.

"Özün Berat içeri de değil mi?" Dedi küçük Buğlem

"Evet beni bekle geleceğim dedim." Diyerek sorusuna karşılık verdi.

"Tamam o zaman birazdan Nazlı da içeri girer."

Nazlı'nın gelmesini bekleyen ufaklıklar gelen ayak sesleri ile yerlerine iyice sinerek saklanmışlardı.
Nazlı hiç bir şeyden haberi olmayarak bodrumdan içeri girdi.

Ve küçük kızlar koşarak kapıyı arkalarına kilitledi.

"Ne oluyor?" Dedi küçük Nazlı
Önünü çok göremiyordu karanlıktı ve çok tozluydu. İçeriden gelen ses ile yerinde durdu.

"Özün geldin mi?" Dedi küçük Berat
Nazlıyı görünce şaşırmıştı çünkü birazdan Özün geleceğini söylemişti.

"Özün değil ben Nazlıyım." Dedi küçük kız

"Neden buradasın?"

"Beni Buğlem çağırmıştı burda olacaklarını söylemişti." Dedi küçük kız

Küçük camdan sızan ışıkla birbirlerini çok iyi görmeselerde en azından biraz ışık içeriye giriyor diye rahatlamıştı küçük kız.

"O zaman birazdan gelirler. Gel şöyle oturalım." Dedi Berat eskimiş tabureyi göstererek.

Küçük kız hemen oturdu. Berat ise karşısına oturdu. Sessizce birbilerine bakıyorlardı. Yaramaz Özün ile Buğlem ise kapıya kulaklarını dayayıp içerde ne konuşuyorlarsa duymaya çalışıyorlardı. Pek fazla sesleri gelmese de dinlemeye devam ettiler.

Korkuyla etrafa bakan Nazlıyı gören Berat Nazlıya yaklaşıp sarıldı.

"Korkma Nazlı ben senin yanındayım." Dedi Berat güven vermeye çalışırak

Sarılmayı bıraktıktan sonra Nazlı yüzündeki gülümseme ile Berat'a baktı.
Berat'ın küçük kalbi sanki kanatlanmış gibi çırpınıyordu. Nazlıyı ilk gördüğü günden beri seviyordu. Hep ona söylemek istemişti ama aralarına mesafe girer diye söyleyememişti.

Berat hala ona gülümseme ile bakan Nazlı'nın küçük burnunu parmakları arasına alıp sıktı. Nazlı şaşkınca baktı ve utanarak yüzünü elleri arasına alarak sakladı.

"Ne oldu utandın mı?" Diye gülerek sordu Berat

"Hayır ne utanması Berat" dedi kısık sesi ile

"Seni bayadır tanıyorum Nazlı ondan ne zaman utansan böyle yaptığını da biliyorum." Dedi Berat

"Beni bu kadar iyi nasıl tanıyorsun ki?" Diye sordu Nazlı

"Çünkü hep sana bakıyorum verdiğin tepkileri ezberledim." Dedi cesaretle

Nazlı şaşkın şaşkın Berat'a bakıp gülümsemeye başladı. Berat ise vereceği tepkiden korkmuştu fakat Nazlı gülünce korkusu geçmişti.

"Seni seviyorum." Dedi birden Berat kendisi bile ne dediğinin farkında değildi.

"Ne!" Diye bağırdı Nazlı

"Ne!" Diyen bu sefer Berattı. Yeni fark etmişti söylediği şeyi ve şaşkınca Nazlıya baktı.

"Ben de" dedi Nazlı utanarak

Berat rahatlamıştı. Uzun süredir sevdiği kızda onu seviyordu. Hiç beklemediği bir soruyu Nazlı sormuştu.

"Şimdi biz evlenecek miyiz?" Dedi Nazlı

Berat kahkaha atarak konuşmaya başladı

"Daha küçüğüz ama büyünce evleniriz."dedi Berat

Gelecekte onları bekleyen felaketten habersiz

Kapının açılması ile ayağa kalktılar. İçeriye giren Özün ve Buğlem'e dönerek

"Biz birbirimizi seviyoruz." Dediler aynı anda

Günümüz;

Yanımdaki Buğlem'e başımı çevirdiğimde sol gözünden bir damla yaş düştüğünü gördüm. Genelde Buğlem'i böyle üzgün görmezdim. Hep yanındakilerin sorunları ile başa çıkmaya çalışır kendi mutsuzluğunu gizlerdi.

"Ne oldu?" Diye sordum.

"Aklıma şey geldi. O gün kaza olmasaydı Berat ile Nazlı evlenebilirler miydi?" Dedi

"Nazlı'nın ömrü bu kadar kısaymış ama eminim yaşasaydı evlenirlerdi çünkü birbirlerini çok seviyorlardı." Dedim kendimden emin bir şekilde

Telefonuma gelen bildirim ile elime telefonu aldım. İki mesaj vardı biri annemden diğeri ise Berattandı. İlk olarak annemin mesajına girdim.

Annem: Kızım nerde kaldın?

Siz: Anne bugün Buğlemler de kalabilir miyim? Kız çok ısrar etti.

Siz: Diyor ki ne zamandır geldin ama biz doğru düzgün konuşamadık bile.

Annem: Tamam o zaman yarın görüşürüz.

Siz: Görüşürüzzz

Buğlem'e bakışlarımı çevirip

"Hadi yine iyisin izni kopardım." Dedim gülümseyerek

"Azra teyzem benim ya kıyamadı bana."  Dedi

Bakışlarımı yine telefona çevirip Berat'ın mesaj kısmına girdim.

Berat: Yarın benimle geleceğine emin misin?

Siz: Evet tabi ki sormadın diye sayacağım.

Mesajı atıktan sonra konuşmaya başladım.

"Buğlem biliyorsun yarın Nazlı'nın ölüm yıldönümü ve bende mezarına Berat ile gitme kararı aldım." Dedim

"Hayır olmaz Özün daha yeni bir kriz geçirdin." Dedi telaşla

"Bak Buğlem ben iyiyim. Nazlı kaç yıldır öldü ama ben hâlâ mezarına gitmedim. Lanet olası hastalık yüzünden. Lütfen izin ver." Dedim üzgünce

"Bende gelsem olur mu? Zaten gitmeyi düşünüyordum. Eskisi gibi dört arkadaş buluşmuş oluruz." Dedi sesi cümlesinin sonuna doğru kısılmıştı ve sertçe yutkunmuştu.

Kafamı aşağı yukarı sallayarak

"Eskisi gibi" diye tekrar ettim.

Selamlar nasılsınız?

Dostluklarını baya sevdim. Sizce de öyle değil mi?

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın sizleri çok seviyorum 💜


Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now