41. bölüm

421 56 2
                                    


Medyada ki davetiye siz okurlara gelsin 💫

Sabah namazından sonra, uyumamıştım. Hem nikah gününün bugün olmasından, hem de birazdan Nazlı'nın yanına gideceğimizden.

Şuan sadece Berat'ın uyanmasını bekliyordum. Gece uyumadığını biliyordum bundan dolayı da sabahları geç kalkıyordu ama biraz daha geç evden çıkarsak ben nikaha geç kalacaktım.

Kendi odamdan yavaşça çıkıp, yukarıya Berat'ın odasına doğru yürüdüm.

Erken olduğu için evde büyük bir sükunet vardı. Berat'ın odasının yanına geldiğimde, kapısını tıktıklattım. Tabi ki de uyuduğu için karşıdan ses gelmedi.

Yavaşça kapıyı araladım ve başımı uzatarak içeri baktım. Berat sırt üstü bir şekilde uzanmıştı ve üstüne örtüğü pikeyi iyice eliyle kavramıştı.
İçeriye girdikten sonra, yanında durdum ve kaşlarını çatmış bir şekilde uyuduğunu fark ettim. Alnında da ter birikmişti.

Arada kaşlarını serbest bırakıyor ve tekrar çatıyordu. Büyük ihtimalle kabus görüyordu. Nasıl olduğunu anlamadan, gözleri kapalı bir şekildeyken yaş düşmüştü. Hemen ardından da bir hıçkırık firar etmişti dudaklarından.

Bu görüntüye dayanamayarak, Berat'ı dürtmeye çalıştım. Her ne görüyorsa acı çekiyordu resmen. Dürtüklemeye devam ederken, birden irkilerek uyandı.

Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Göz altları da çökmüştü. Gerçekten son zamanlarda hiç iyi değildi.
Yüzüme şaşkın şaşkın bakarken,

"Ne oldu Özün?" diye sordu.

"Kabus görüyordun sanırım."

Başıyla onayladıktan sonra, ayağa kalkacakken onu durdurdum.

"Bana anlatabilirsin Berat."

Gözlerimin içine tüm kırgınlığı ile bakıyordu. Bir kere yutkunduktan sonra konuşmaya başladı.

"Nazlı'yı gördüm. Daha doğrusu her gün görüyorum. İyi bir şekilde de görmüyorum. Genelde bana uzaktan bakıyor, ben ne kadar ona doğru yürüsemde yetişemiyorum."

Nazlı'yı gördüğüne zaten emindim ancak rüyalarında da kötü görmesi onu daha çok etkilediğine emindim. Yıllar geçmişti ölümünden Berat'ın artık acısına alışması gerekirken, tam tersi daha çok acı çekiyordu. Ve son zamanlarda başa çıkamayacak bir hale gelmişti.

"Berat büyüklerimiz hep şöyle der. Eğer rüyanda vefat eden birini görüyorsan senden dua beklediğini. Belki de Nazlı ona dua etmemizi ya da kuran okumamızı istiyordur. En azından belki rüyalarına sonra girerse mutlu girer."

Bana anlayış ile bakan Berat ayağa kalktı ve konuştu.

"Abdest alıp geliyorum."

Günlerdir ilk defa bu kadar istekli bir şekilde olduğunu görmüştüm. Benim abdestim olduğundan odadan çıkıp, kitaplığın üst rafından iki tane Kuran aldım.

Berat'ın odasına tekrar girdiğimde bir tane Kuran'ı aldım ve içinden Yasin suresini okumak için açtım. Yasin süresinin vefat edenin yükünü aldığını söylerler inşallah Nazlı içinde öyle olacak.

Berat içeriye girdiğinde, diğer Kuran'ı ona uzattım.

"Yasin suresini okuyabilirsin birde Bakara suresininde ilk ve son ayetlerini okumanda iyi olacaktır. Sonra da Nazlımızı ziyarete gideriz." dedim gülümseyerek.

-

Buğlem, ben ve Berat yine birlikte gelmiştik. Nazlı'nın mezarına...
Ben kuru toprağını okşarken, Berat uzaktan sessizce bakıyordu. Buğlem ise yanımda durmuştu.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें