7. bölüm

922 156 16
                                    

Sadece merak etmiştim neden ağladığını, ondan sonra bir daha yazmayacaktım ama gereksiz bir şekilde çok heyecanlanmıştım. Neden bu kadar üzgün ve tek başına kalıp ağlayacak raddeye geldiğini düşünüyordum. Küçük bir kıza mesaj yoluyla ne olduğunu anlatmıyacağını çok iyi biliyordum.

Şuan pencerenin önündeki perdenin arkasına gizlenmiştim. Özün'ün oturduğu balkonu rahatlıkla görebiliyordum.

Mesajı atalı on dakika olmuştu ve şimdi telefona bakıyordu.

@ozunturann: Nereden görüyorsun beni ufaklık?

@zumraoner35: Daha demin bahçedeydim

@ozunturann: Kimseye söyleme aramızda sır olsun olur mu?

@zumraoner35: Tamam ama bir şartım var

@ozunturann: Neymiş şartın?

@zumraoner35: Neden ağladığını söylersen

@ozunturann: Ufaklık söylesem de şuanlık anlayamazsın

@zumraoner35: Tamam zamanı gelince anlatırsın o zaman

@ozunturann: Tabi ki :)

Telefondan kafamı kaldırdım ve Özün'e baktım. Yüzünde gülümseme ile telefona bakıyordu. İçimde birden bir hareketlilik olunca, gözümü sıkıca kapattım. Ben mesaj attım diye moreli hemen düzelmiş miydi? Tabi beni kardeşim sanıyordu.
Ondan dolayı da neden üzüldüğünü anlatmamıştı.

Kapının açılma sesi ile annem içeri girdi.
"Oğlum kardeşlerin nerede?" Diye sordu.

"Odalarındalar." Dedim ve ekledim
"Babam nerede?" Diye

"Geliyor şimdi arabadan eşyaları alıyordu."

Yukarıdan Zümra ve Eymen aşağıya doğru inerek,

"Annem gelmiş." Dediler aynı anda ve anneme sarıldılar. Bende gülümseyerek bu güzel görüntüye bakıyordum. Babam da elinde pizza kutusuyla yanımıza gelip

"Kimin canı pizza ister?" Dedi.
İki afacan annemden ayrılıp babama koştular. Bende sofrayı hazırlamak için mutfağa giden annemin peşinden girerek bardakları masaya götürdüm.

Sessizce pizzamızı yerken babam konuşmaya başladı.

"Yarın akşam için Yusuf amcaları davet ettim." Dedi ve ekledi
"Biliyorsunuz oğlu ve torunları geldi çağırmasak ayıp olur."

Annemde kafasıyla onaylayarak
"Haklısın ben zaten çağıralım diyecektim sana" dedi.

Yemek yedikten sonra direk Zümra'nın odasına girdim. Zümra yarın Özün'e abim instagrama girmeme izin vermiyor derse benim ona mesaj attığımı anlardı bunun için onu uyarmalıydım.

Bana masumca bakan kardeşime bakarak yanına oturdum.

"Abicim şimdi senin instagramının olduğunu Özün ablan biliyor değil mi?" Dedim.

"Evet neden sordun abi?"dedi merakla

"Şimdi benim sana instagramı yasakladığımı söylemeyeceksin olur mu?"

"Neden ki?"diye sordu

"Bak abicim söylemezsen senin haftada bir instagrama girmene izin veririm tamam mı?" Dedim. İzin verecektim ancak yanından ayrılamayacaktım sonuçta neye girdiğini benimde görmem gerek.

"Gerçekten mi?" Diyerek boynuma sarıldı.

"Gerçekten ama yüzyüze geldiğinizde instagram hakkında da konuşma olur mu?"

Kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı. Yanağından öpüp odadan çıktım ve kendi odama girdim.

Pijamalarımı giyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

-

Sabah uyandığımda günlük rutinlerimi yapıp, beyaz tişört ve siyah kot pantolonumu giydim. Mutfağa indiğimde  annem kahvaltıyı kuruyordu. Bende çayları doldurdum.
Her zaman ki gibi sessizce kahvaltımızı yapıp sofrayı topladık.

Yarım kalan projemi yapmak için odama girdim.
Kapının çalma sesi ile aşağı indim annem kapıyı açmış ve içeriye Yusuf dede girmişti hemen ardından da Muhammed abi, Azra abla, Kerem ve son olarak Özün.

Babamın sesi ile bakışlarımı babama çevirdim.
"Hoşgeldiniz, Yusuf amca Hatice teyze nerede?" Diye sordu. Hatice nene, Yusuf dedenin eşiydi. Uzun zamandır görmüyordum.

"İbrahim Haticem köye gitti." Dedi
Yusuf dede her zaman eşinden bahsedince 'Haticem' derdi ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.

Erkekler olarak salona geçtik. Kadınlar ise oturma odasına
Yusuf dede böyle şeylere çok dikkat ederdi. Biraz dini hassasiyetleri vardı.

"Oğlum hemen çayları getir." Dedi babam İzmir' in sıcağında hâlâ çay içiyorlardı aslında şaşırmamak gerek türkler olarak hepimiz yazın çay içmeye bayılırdık.

Mutfağa doğru gittim. İçeri girmeden anneme seslendim.
"Anne çay istiyorlar." Dedim

"Tamam oğlum gel içeri" dedi bazen direk mutfağa girince, misafirler mutfakta olduğunda rahatsız oluyorlardı.

İçeri girdiğimde çayları dolduran Özün ile karşılaştım.

"Özün bak sen misafirsin hadi annenlerin yanına geç."

"Bir şey yapmıyorum ki Zehra abla." Dedi
bana doğru yürüyerek.
Kahverengi bir şal takmıştı ve bu onun göz rengini daha çok meydana getirmişti.  Göz rengi gerçekten çok koyu bir kahveydi.

Tepsiyi bana uzatınca, elinden hemen aldım. Salona geçip, çayları dağıttım.

Kerem'in bana kaş göz yapmasıyla bahçeye çıktık. Bahçede gördüğüm Enes ile,
"Ne yapıyorsun oğlum burada?" Diye sordum.

"Kerem dedi ki futbol oynayalım bugün ondan geldim."

"Eee futbol sahasına nasıl gideceğiz?" Dedim.

"Babandan araba anahtarını istesene."

Babam izin verirdi ama önceden söylemem daha iyi olurdu. Bir de evde misafirler vardı.

"Tamam ben bir gidip sorayım." Dedim arkama dönerken o sıra biriyle çarpıştım ve geriye doğru sendeledim. Dalin kokusu burnuma doldu, bu kız dalin mi kokuyordu.

"Dali- şey pardon." Dedim hay Allah kahretmesin pot kırıyordum az kalsın.

"Önemli değil." Dedi telefonda biriyle konuşuyordu ve aceleyle bahçeden çıktı.

Kerem'in konuşması ile ona baktım.

"Evet benin ablam Dalin kolanyalarının hastasıdır." Dedi

Belki de çoktan pot kırmıştım.

Selamlar efendim nasılsınız?

Bölümü beğendiniz mi?

Yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Sizleri çok seviyorum 💜

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin