33. bölüm

472 65 3
                                    

Gece uyumamış bir şekilde, günün aydınlanmasını izliyordum. Uyku tutmama sebebi Asafla sarışın kızın yanyana olmasıydı. Bunu inkar edecek değilim. Zaten beş yıl önce İstanbul'a döndüğümde sevdiğimi kendime itiraf etmiştim.

Bunca zaman aşık olmaktan hep korkan biriydim. Karşılık alamazsam diye...

Başta karşılıklı olan bu sevginin, sonradan neden karşılıksız olduğunu sorguluyorum. Belki de insanların arasına mesafeler girince böyle oluyordu.

O gün Asaf ile annesinin konuşmasına şahitlik ettikten hemen sonra Buğlem ile konuşmuştum. Konu nasıl Asaf'a geldiğini anlayamadan, Buğlem Asaf'ın yanında son zamanlarda sarışın bir kızın olduğunu söylemişti. Dün ki kız olmalı...

Tabi ben onun hakkında artık konuşmak istemiyorum diyince Buğlemde bir daha Asaf konusunu açmamıştı.

Küçüklükten bu yana hep bu duayı ederdim. 'Allahım sevdiğim biri olucaksa, onunda kalbinde ben olayım.' Sevdiğim biri olmuştu ama kalbinde değildim sanırım.

Sonbahara girmiştik. Havalar tam istediğim gibi... Tabi balkonda oturduğum için şuan donuyordum.

Yavaş hareketler ile içeriye girdim. Banyoya gidip, elimi yüzümü yıkadım. Aynanın karşısında ki halime baktım. Uykusuz kalmaya alışmıştım, mesleğimden dolayı...
Ama her zaman gözlerimin içi kıpkırmızı olurdu. Şuan da olduğu gibi...

Uyuyamayacağımı bildiğim için yarım kalan projemi açıp, devam ettim.

-

O kadar odaklanmıştım ki yanıma gelen Berat'ın bana seslenmesi ile kendime geldim.

"Özün! hey kime diyorum?"

"Ne oldu?"

Yüzüme alık alık bakıyordu. Bir şey mi var diye elimi yüzüme değdirdiğim.

"Kızım bu ne hal. Gözlerin kıpkırmızı, yüzün kireç gibi olmuş." dedi

"Abartma Berat. Sen benim daha çok uykusuz olduğum zamanları gördün."

Kafasını olumsuz anlamda sallayarak yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Yok, bu kadar kötü görünmüyordun. Hem sen kaç saattir buradasın."

"İki saat oldu herhalde, yarım kalmıştı bitireyim dedim." ve ekledim. "Berat sen niye hastaneden geldin? dedem nerede?"

"Sen bilmiyor musun biz dün gece geldik. Dedem tutturdu, yok evime gideceğim diye"

Nasıl böyle bir şey yapardı. Hem doktorlar nasıl izin verirdi.

"Doktor bir şey dedi mi?"

"Dedem çok ısrar edince, sürekli kontrol yapmaya gelmemiz için uyardı."

Dedemin böyle kendini düşünmeyince çok sinirleniyordum. Bilgisayarımı kapatıp, çantama koydum ve ayağa kalktım. Beratta oturduğu yerden bana bakıyordu.

"Hadi gel yürüyüş yapalım" dedim

"Kızım sabah sabah ne yürüyüşü?"

Elinden tutup, çekiştirdim.

"Berat ya beni üzme" dedim dudağımı büzüp

Birden ayağa kalkıp, yanaklarımı sıkmaya başladı. Evet en nefret ettiğim hareketi yapıyordu şuan...

"Oy sen ne tatlısın öyle" diyerek kafamı sallıyordu.

"Berat tamam yeter!" dedim yanaklarımı çekiştirdiği için sesim bir tuhaf çıkmıştı.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin