FİNAL

712 60 7
                                    

YEDİ YIL SONRA;

Hayatın ilerleyen bir akışı vardı. Çoğu insan bu ilerleyen zamanda kendini bellirli olan döngünün içinde kaybolurken buluyordu. Sonra birden zamanın ne çabuk geçtiğini düşünüyordu. Bana sorsanız çocukluk anılarımı bile dün gibi hatırladığımı söylerim ancak üstünden koskocaman yıllar geçmişti.

Bu yıllarda da bir sürü şey değişmişti. Hayat benim etrafımdaki herkese gülmüştü. Oysa o kadar acımasız davrandığı insanlarda vardı. Peki hayat mı bize acımasız davranıyor? yoksa biz mi kendimizi bu duruma sokuyoruz?

Mutluyduk. Evet hepimiz mutluyduk ve bizim bu mutluluğumuza sebep olan tatlılıklar gelmişti.

Sizin de en son hatırladığınız gibi Buğlem hamileydi ve efendi mi efendi bir oğulları olmuştu. İsmi de Yahya idi.
Babası ne kadar şen şakrak olsa bile Yahya onun tam tersine sanki büyümüşte küçülmüştü. Oysa yaşı sadece bir rakamdı. Altı yaşında adam gibi bir çocuktu.

Miray ve Erkin'in de bir tane oğulları olmuştu. İsmi ise Cihattı. Cihat oldukça afacan bir çocuktu. Bu konuda da babasına çektiğine eminim. Miray'ın ona bakarken ne kadar yorulduğuna şahit oluyordum. Erkek çocuğu da zordu.

Bu durumlar beklendik şeylerdi ancak şimdi söyleyeceğim şeyle çok şaşıracağınıza eminim. Kerem nişanlandı ve kiminle olduğunu söylesem gerçekten inanmayacağınızı düşünüyorum. Zümra ile nişanlandı. Şimdi kafanızda bu sorunun dolandığına eminim.

'Asaf'ın kardeşi Zümra mı?'

Sorunuzu yanıtlıyorum evet Asaf'ın kardeşi.

'Sekiz yaşında olan mı?'

Yani artık sekiz yaşında değil tabi ki de. Kerem ile de aralarında çok büyük yaş farkı yok altı yıl, dokuz ay gibi bir şey var. İşte tuhaf olan tarafta biz Asafla evleneceğimiz zaman bize baya çektiren Kerem. Şimdi yaptıklarından çok pişman çünkü Asaf yakalarını bırakmıyordu. Ben ise sadece bu duruma katıla katıla gülmekle meşgul oluyordum.

Bu kadar farklılıklar hayatımızda olmuşken, bazı şeyler hiç değişmemişti.

Berat gibi...

Hâlâ Nazlı'nın mezarına uğrar, güzelce dertleşir ve bol bol onun için Kuran okurdu. Diğer türlü de kafasını aldığı projelerden kaldırmazdı. Halam hâlâ evlenmesi için ikna etmeye çalışsa da, tabi ki de Berat kabul etmiyordu. Berat kadar sadakatli birini hayatımda görmedim ve görmeyeceğime de eminim.

Çoğu kişi ona evlilik konusu açtığında hep şu sözleri söylüyordu.

'Ben evleneceğim zaten. Beni ahirette Nazlım bekliyor.'

Kurduğu cümleler boğazımı düğüm düğüm yapıyordu. Onların aşkları da ahirete kalmıştı.

Bu kadar kişiden bahsettim beni sorduğunuzu duyar gibiyim.

Tıktıklatılan kapım ile düşüncelerimden çıktım. 'Gelebilirsin.' dediğim gibi içeriye kucağında Asya ile Selin girdi. Asya'nın kırmızı olan burnundan anladığım kadarıyla ağlamıştı.

"Özün hanım kusur bakmayın rahatsız ettim. Asya oyun odasında ağlıyordu bende size getirdim."

Bitmek üzere olan projeme bir göz gezdirdikten sonra, bilgisayarı kapatarak ayağa kalktım.

"Anneciğim sen ağladın mı?" diyerek Selin'in kucağından kızımı aldım.

"Sağ ol Selin zahmet ettin. En son Berat bakıyordu. Nereye gitti ki acaba?"

Sorum ile Selin tam cevap verecekken, Canım kızım şikayet eder bir edayla konuştu.

"Kaçtı." dedi dilini sürterek.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now