29. bölüm

518 75 6
                                    

Bölümün içinde olan şarkıyı medyaya bırakıyorum. Şarkı olan kısımda açarsanız güzel olur :)

Özün'den

Buğlem'in beni eve bırakması ile duş almak için banyoya girdim. Soğuk suyun altında rahatlayan bedenim ile huzurlu bir nefes alabilmiştim.

Evde akşam gelecek babaannem için hazırlık vardı. Babaannemi çok özlemiştim. Akşam göreceğim için mutluydum ama bu kavuşma kısa sürecekti çünkü yarından sonraki gün İstanbul'a gitmek için yola çıkacaktık.

İstanbul'u özledim mi? bilmiyorum yıllar önce taşınmak için ayrıldığım İzmir'den tekrar ayrılıyormuşum gibi hissediyordum. Oysa buraya kaç defa gelmiş ve geri dönmüştüm. Birde yeni bir hayata adım atacaktım. Her zaman hayalini kurduğum üniversiteyi kazanmıştım.

İkindi ezanın okunması üzerine baya geçmişti. Duştan çıkar çıkmaz namazlığımı giyip namaza durdum. Namazım bittikten hemen sonra ellerimi kaldırıp her zaman ki duamı ettim.

Sabah yaşanan olaylardan az kalsın öğlen namazımı kaçıracaktım neyse ki Buğlem'in cami önünde durması ile öğle namazımı da kılmıştım çok şükür.

Üstüme çöken yorgunluk ile yatağıma uzanıp biraz kestirmeyi düşündüm. Ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

-

Yüzümü konan yüzlerce öpücük ile yerimde kıpırdadım. Allah'ım bu kim çokta uykum vardı. Resmen gözümü açamıyordum.

"Hele hele bir de uyanmaz"

Gelen ses ile hızla yerimden kalktım.

"Babaanne?"

Bir anlığına beynim error vermiş gibi hissettim. Sonra aklıma babaannemin bugün geleceği gelince şaşkınlığımı üstümden attım.

"He babaanne ya ben buraya erkenden geliyorum torunlarımı görmek için biri maça gidiyor diğeri uyuyor." dedi sitemli sesi ile

Sahi Kerem gerçekten futbol oynamaya mı gitmişti?

"Kerem nasıl gider?"

"Bilmem kızım gitmiş."

"Ya kusura bakma babaannem benim çok uykum vardı."

"Geceleri yine mi uyumazsın şu kabus zımpırtıları yüzünden"

Sözleri ile dayanamayarak kahkaha attım.

"Yok sultanım o zımpırtıları artık görmüyorum."

"İyi iyi hadi gel bana bir kahve yap. Senin kahvelerin bir başka oluyor."

Ben kendi yaptığım kahveleri hiç beğenmez iken babaannem bayılırdı. Doğrusu ben türk kahvesi çok sevmezdim zaten.

Ayağa kalkarak babaannem ile mutfağa doğru ilerledik. Ben kahveyi yapmaya başlarken o da sandalyeye oturmuştu.

Olan kahveyi hemen fincana alıp babaannemin önüne bıraktım.

"Maşallah kızıma nasılda köpüklü yapmışsın." diyen babaaneme gülümsedim.

"Özün mü köpüklü kahve yapmış? hayatta inanmam" mutfağın kapısının önünde bana laf atan Berat'a baktım.

"He ya eşek sıpası Özünüm hep köpüklü kahve yapar."

Berat hemen sandalyeye oturarak yaptığım kahveye baktı.

"Eee bu köpüklü olmuş. O zaman bana yaptığın kahveler neden köpüksüz oluyor?" dedi sitemle

"Sana o kadar özenmiyorum." dedim gülerek

"Ya Özün bana da yap köpüklü" dedi çocuk gibi çıkan sesine kahkaha atarak başımı salladım. Ve hemen yapmaya başladım. Berat benim aksine türk kahvesini çok severdi.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now