42. bölüm

420 57 5
                                    

Odamdan çıktım ve Asaf'ın son iki aydır her zaman buzdolabının üstüne bıraktığı notu okumaya mutfağa girdim.
Evet zaman çok hızlı ilerliyordu. İki ay geçmişti evleneli.

Buzdolabına baktığımda yine mor bir kağıda yazmıştı. Elime alarak okumaya başladım.

"Hayırlı sabahlar güzelim. Her sabah notlarımı görmek için gelen o gözlerine kurban olurum. Şimdi senden bir şey isteyeceğim, hemen hazırlanıp, bahçeye gel."

Yazdığı satırlar ile yüzümde gülümseme oluşmuştu. Hızla yukarı çıktım ve giyeceklerimi yatağa bıraktım. Giyindikten hemen sonra, çıkardığım siyah şalımı da taktım.

Koşar adım bahçeye çıktığımda Asaf'ın güler yüzü ile bana baktığını gördüm. Yanına vardığımda hiç bir şey söylemeden elimden tutup, çekiştirmeye başladı.

"Asaf nereye?"

"Sürpriz, biraz bekle göreceksin."

Söyledikleriyle konuşmayıp, onun beni nereye götürdüğüne bakıyordum.
Üstü kapalı olan şeye baktığımda içimde büyük bir huzursuzluk meydana gelmişti.
Korkarak elimle gösterdim.

"Bu ne Asaf?"

Örtüyü birden çekmesiyle karşımda gördüğüm mor arabayla tüylerim diken diken olmuştu. Benim arabam değildi ancak farklı bir modeliydi.
Gülümseyerek bana bakan suratı endişeli bir hâle bürünmüştü.

"Ne oldu Özün?"

Resmen yıllar önce gördüğüm rüyanın gerçeğini yaşıyordum.

"Bu araba ne için?" dedim korkuyla

"Senin için."

Gelen ağlama isteğiyle kendimi artık tutamayarak, göz yaşlarım döküldü.

"Kötü bir şey mi yaptım." diyerek gözyaşlarımı parmakları ile silmeye başladı.

"Ben arabayı kullanamam."

"Biliyorum Özün sadece bu korkunu yenmen için arada birlikte tur atarız."

'olmaz' der gibi başımı salladım.

"Berat bana dedi ki siz Nazlı ölmeden önce araba kullanmak için çok heyecanlıymışsınız."

"Evet öyleydi ancak ben bu arabaya seninle binemem."

Nedenini sorgular gibi yüzüme bakıyordu.

"Neden?"

"Bilmiyorsun Asaf ben bir ara rüyamda seninle arabaya biniyorduk ve ben sürüyordum sonra da kaza yapıyorduk." dedikten sonra dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti.

Asaf direk kollarını bana sararak, sıkıca sarıldı. Arada bir başımın üstünden öpüyordu.

"Tamam biz de sadece sitede tur atarız olur mu?" dedi ve tekrar konuştu. "Site tehlikeli de değil biliyorsun."

Biraz sessizlikten sonra, konuştum.

"Tamam sadece sitede ama ben uzun zamandır sürmüyorum. Sen tekrar bana öğretmen gerek."

"Tamam her hafta sonu öğretirim."

Konuşmamızı bölen telefon sesiyle, cebimdeki telefonumu çıkardım.

"Özün çabuk buraya gel." telefonu açtığım gibi Buğlem'in çığlık atarmış gibi çıkan sesiyle telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Özün duyuyor musun?"

Tekrar telefonu kulağıma dayadığımda,

"Evet duyuyorum ama bir daha bağırma lütfen." dedim.

"Şimdi ben Miray'ı da çağıracağım sende hemen gel."

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now