15. bölüm

730 118 4
                                    

Sabah kalktığım gibi hazırlanmak için eve gittim. Hazırlandıktan sonra Beratla arabaya bindik.

Buğlem'i de evinden aldıktan sonra mezarlığa gitmek için yola koyulduk. Büyük bir sessizlik hakimdi. Arabayı kullanan Berattı ve ondan beklenmeyecek kadar durgundu. Durgun olması çok normaldi beni etkilememek için hiç Nazlı hakkında konuşmazdı ama ben eminim ki Nazlı'nın ölümünden bile beni sorunlu tuttuğunu. Nazlı'nın ölümünden sonra benimle hiç konuşmamıştı ta ki piskoloğa gittiğimi öğrendikten sonra bana destek olmak için hep yanımda olmuştu. O günden sonra benim başıma bir şey gelir diye bende onun başına bir şey gelir diye korkmuştuk adeta Nazlı ikimizi birbirimize bağlamıştı.

O kazadan sonra bir daha araba kullanamadım. Ne kadar bana herkes destek olmaya çalışsa da sürememiştim hemen ardından fenalaşmıştım artık da denemeyi düşünmüyorum.

Arabanın durması ile camdan dışarı baktım gelmiştik biz Nazlı'nın yanına gelmiştik. Kalbimde tarif edemediğim bir duygunun belirtisi baş göstermişti üzüntü desen değildi mutluluk desen değil belki de hiç bir zaman bilemeyeceğim bir duyguydu.

Berat önden Buğlem hemen arkasından mezarlığın içine girince bende onları takip etmeye başladım.

Berat bir mezarın yanında durunca kafasını bana çevirip gel işareti yaptı. Yüzünde buruk bir ifade vardı. Sanki kendini tutuyor tutmasa şuracıkta ağlayacak gibiydi.

Adımlarımı Berat'a doğru seri atmaya başladım yanına geldiğimde kafamı kaldırıp üstündeki yazıyı okudum 'Nazlı Erel' arkadaşımın ismini mezar taşında görünce boğazımda oluşan yumru hissini geçirmek için bir kaç kez yutkundum. Burada ağlamamalıydım.

Dizlerimin üstüne çökerek kuru toprağını elemeye başladım. Konuşmadan önce derin bir nefes alarak
"Nazlım ben geldim, biz geldik Buğlem Beratta yanımda aynı eski de ki günler gibi değil mi? Çok özür dilerim Nazlı bunca zaman gelemedim yanına ama bundan sonra seni bırakmaya hiç niyetim yok benden çok çekeceksin." Dedim gözümden bir damla yaş kendini artık tutamayarak yanağıma süzüldü.

"Hani diyordun ya Buğlem sen ben ölürsem hiç üzülmezsin diye işte Buğlem çok üzüldü biliyor musun? Ama bana annelik yapmaktan üzüntüsünü bize gösteremedi." Dedim hıçkırarak

Yanıma oturan Buğlem'e baktım gözleri dolu dolu olmuştu bana baktıktan sonra kendini tutamayarak ağladı. Buğlem ilk defa bu kadar derin bir şekilde ağlıyordu. Kolarımı açıp hemen ona sarıldım. Sanki yer değiştirmiş gibiydik bunca zaman ben ağlamış Buğlem beni sakinleştirmişti.

Berat'a elinde ki şu şişesini alıp mezarı sulamaya başladı. Buğlem'in ağlaması yavaş yavaş dinmeye başlayınca ayağa kalktım. Hâlâ yerde oturan Buğlem'e elimi uzatıp onu da kaldırdım ve Berat ile Nazlıyı başbaşa bırakmak için arabaya doğru yürüdük.

"İyisin değil mi?" Diyen Buğlem'in sesini duyunca kafamı ona çevirerek

"İyiyim Buğlem bence sen artık bizi düşünmek yerine kendini düşün asıl sen iyi misin?" Dedim

"Bilmiyorum böyle ağlayınca sanki rahatladım gibi" dedi buruk bir şekilde gülümseyerek

"Bir daha ağlamak istediğinde tutmayacaksın anlaştık mı?" Dedim

Kafasını aşağı yukarı sallayarak
"Anlaştık" dedi

Araba kapısı açılınca Berat hemen bindi. Bize bakmıyordu ama ben görebiliyordun gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Evin yolunu tutmuştuk. Dedemin ısrarları sonucunda Zehra ablalar eve misafirdi. Benim için sıkıntı değildi ama Berat çok kötü bir durumdaydı ve belli etmemeye çalışacaktı gün boyu. Üzgün olduğunu belli etmemek çok zordu bunu çok iyi biliyordum.

Selamlarrr

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen 💞

Sizleri çok seviyorumm

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now