35. bölüm

535 63 0
                                    

Özün'den

Hâlâ odamda duran montu elime alıp, Berat'ın odasının kapısını tıktıklattım. Biraz durduktan sonra kapıyı açtım.

Berat bilgisayarı açık ve kulaklıkları kulağında bir şekilde yatağında uzanıyordu.

Benim kapıyı çaldığımı bile duymamıştı.
Önüne geçip, elimi sallamam ile bana baktı ve kulaklığını çıkardı.

"Ne oldu?" dedi merakla

"Montunu vermeye geldim. Senin böyle bir montun olduğunu da hatırlamıyorum ama neyse" dedim gülerek

Berat elimdeki monta uzun uzun baktıktan sonra konuştu.

"Bu benim montum değil ki"

"Senin değilse kimin? Dedemin olacak hali yok ya"

"Benim değil. Asaf'ın olabilir."

Asaf'ın olabilir mi? ne alaka Asaf...
Anlamayarak yüzüne baktım.

"Neden Asaf'ın olsun?"

"Dün bahçede uyuduğunu bana o söyledi sonra ben seni oradan aldığımda üstünde bu mont vardı."

"Anladım" diyerek mırıldandım ve odadan çıktım.

Şimdi gel de montu ver. Nasıl vereceğim?
Şuanlık veremezdim. Odama girip montu dolaba astım. Onu gördüğüm zaman verirdim.

Salona geçmek için merdivenlerden çıktım. Babaanemin aceleci tavrı ile ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Elindeki bezle televizyon ünitesini silip, hızla elektrikli süpürgesinin kablosunu takmaya gitti. Resmen salonda koşuşturuyordu.

"Ne yapıyorsun babaanne?" dedim merakla

İşine kendini o kadar kaptırmıştı ki benim sesimi duyunca bir an korkuyla titredi.

"Temizlik" dedi nefes nefese

"İyi de neden beni beklemiyorsun. Şu koca evi tek başına temizleyecek halin yok ya" dedim ellerim ile evi göstererek.

Evet ev dört katlıydı ve her katında nereden baksan üç oda vardı.

"Sen bana yaşlı mı diyorsun?" dedi yetmiş yaşına merdiven dayıyan babaannem.

Tabi bu yaşlarda bu kadar enerjik olmazdı insanlar ama babaanem bir istisnaydı. Yani ben yetmiş yaşıma gelsem kesin yataktan kalkmazdım.

"Genelde hep bana işleri yığarsın. Bu sefer bana bir şey söylemeden temizlik yapman tuhafıma gitti sadece. Hem bu ne acele?" dedim tek nefeste

"Babanlar geliyor." dedi gözlerini benden kaçırarak.

"Nasıl onlar yazın gelecekti."

"Öyleydi" dedi tekrar gözünü kaçırdıktan sonra tekrar konuştu. "Ama işleri vardı. Gelmek zorunda kaldılar."

"Ne işleri?"

"Özün beni niye sorguya çekiyorsun kızım?" dedi sitemle ama bu benden daha çok kaçmak istiyormuş gibi geldi.

"Tamam bende annemi ararım." dedikten sonra balkona çıktım.

Bakalım bu kadar acele buraya gelmek istemenizin sebebi ne?

Telefonu kulağıma dayadıktan sonra açmasını bekledim.

"Alo" dedi annem, sesi çok mutlu geliyordu.

"Anne buraya geliyormuşsunuz"

"Evet"

Acaba dedemin rahatsızlandığını mı öğrendiler? Yok ya öğrenseler annemin sesi mutlu gelmezdi.
Bilmiyorlardı dedemin hastaneye kaldırıldığını çünkü gereksiz yere telaş yapacaklardı. Zaten ciddi bir şey olsaydı ben kendim arayıp, dedemin durumunu anlatırdım.

Sen duydun mu sustuklarımı? |Yarı texting|Where stories live. Discover now