BÖLÜM 6: DURDURUN DÜNYA'YI KAYBEDECEK VAR

2.7K 221 44
                                    

Bölüm Müziği: Deniz Tekin - Yıldızlar

"Bana ders vermek zorunda değilsin."

"Değil miyim?" diye sözünü kesti, Tekin Amcam. Bu süreçte kaşlarının çatıklığını derinleştirerek dirseklerini diz kapağına yerleştirmişti. Biraz daha anneme doğru eğilince Tekin Amcam'ın öfkesini kontrol etmeye çalıştığını anlayabilmiştim. "Değişeceğine inanmıştım, Gülseren. İyi olacağına... Hayatında artık iyi bir şeyler yapabileceğine..."

Annem bakışlarını amcamdan kaçırdı. Omuzları belli belirsiz çökerken kafasını sağa sola sallamıştı. "Bunu burada konuşmayalım."

"Ondan mı çekiniyorsun?" diyerek bir eli beni işaret etmişti, ama hâlâ bakışları annemin üzerindeydi. "Gerçekten bilmediğini mi sanıyorsun?"

"Tekin..." Bu seslenişte annem tükeniyor gibi gözlerini yummuştu. "O daha bir çocuk."

Amcam tıslayarak gülümsedi. "Ne yazık ki sen de öylesin."

Tekin Amcam ayağa kalktığı gibi direkt yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu. Beni de ayağa kaldırdığında annem kaşlarını çatarak üzerimize doğru yürümüştü. "Onu nereye götürüyorsun?"

Omzunun üzerinden anneme bakarak, "Evime," dedi. "Biraz yalnız kalıp düşünmen daha iyi olacaktır."

Annem bir şey demedi. Daha doğrusu diyemedi. Onun yerine dudaklarını sertçe birbirine bastırmış ve gidişimizi izlemişti. Tekin Amcam eline aldığı ceketime kollarımı geçireyim diye bana doğru tutmuştu. Kollarımı ceketime geçirir geçirmez düğümlerini benim için iliklemeye başladı. O işini bitirince ayakkabılarımı giyinip onunla birlikte evden çıkmıştım. Yola koyulduğumuzda Tekin Amcam oldukça sessizdi. Karanlık caddenin sokak lambaları eşlik etti yolculuğumuza. İçeriye süzüldü. Kafamı yasladığım koltukta onları takip ediyordum. Belki hemen onun ardında saklı kalan düşüncelerimi...

Dediğim gibi, amcam da biliyordu Ogün Enes'i. İlişkimizin bitme sebebini anlatmamış olsam da çat patta olsa fark edebilmiş gibi ikimizi de savunmaktan geri kalmazdı. Severdi Ogün'ü. Kim sevmezdi ki onu zaten. Bir gülümsemesi yeterdi, kalbimdeki buz bağlamış şeyleri çözebilmem için... Kimseyi kırmazdı kolay kolay. Tekin Amcam ailecek bir şey yapacağımızda onu da çağırırdı. Ogün'ün işi olsa da allem eder kallem eder yine de gelirdi yanımıza.

Ruhu güzel adamdır, Ogün Enes.

Sevdi mi sessiz sever, sırf incinmesin diye okşamaya bile kıyamazdı karşısındakini...

"Bak, Mısra..." diye derin bir iç çekmişti amcam. Bakışlarımı ona çevirdim. O ise daha çok huzursuzca kaşlarını çatmış bir şekilde ilerlediğimiz yolu izliyordu. "Üstünden çok zaman geçmiş olsa da, ikiniz için çok ağır bir kayıp verdiniz. Gülseren'e de, sana da, çok fazla değer veriyorum. Ve bil ki sizin asla üzülmenizi istemem. Ama annen yanlış kişilerde, çok öncesinde kardeşimde tatmış olduğu duyguyu yeniden yaşayabileceğine inanıyor. Ona çok kızma. Sakın uzaklaşayım deme. Bu boşluğu bilirim. Nasıl toparlanabileceğini de... Bence az çok sen de bizim dilimizden anlıyorsun."

"Anlıyorum," demek istedim. "Acısını biliyorum."

Ama sadece istemekle kalmıştım. Bakışlarımı ondan alıp boşluğu izlemeye başladığımda bunu anlamıştım. Ben, dilim dönse dâhi kendimi anlatmakta güçlük çekiyordum. Kayboluyordum. İlk kendimden başlayarak her şeyi yitiriyordum... Onu... Yitiriyordum.

"Mısra..."

Bakışlarımı ona çevirdiğinde bu sefer göz göze gelmiştik. "Duydum."

Bu sözden sonra hafif çatık olan kaşlarım kendiliğinden çözüldü. Nasıl bir tepki vereceğimi bilememiştim. Dudaklarını birbirine bastırıp keskin soluğunu dışarıya saldığında, bir yandan da kafasını sağa sola sallıyordu. "Aynı acıyı tadıyorsunuz. Kör bir adama alfabeleri öğret, sonra da onları nasıl yazabileceğini... Ancak o zaman çözülür, bu adaletsiz dövüşün denklemi..."

12 GECE | OGÜN ENESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin