BÖLÜM 12: GECELER BİZE AİT

2.5K 197 101
                                    

Bölüm Müziği: Güncel Gürsel Artıktay - Aynalar

Okul binasından çıkınca çardakta kümes oluşturmuş tayfamın yanına doğru ilerlemeye başlamıştım. Çardağa yaklaştığımda kendi aralarında, az önce çıktığımız sınavı tartıştıklarını duyabilmiştim.

"İskender Hoca da bizi kendi gibi dürüm yapmaya çalışıyor herhalde!"

"Ben bir buçuğa bile razıyım."

"Yüzde olarak mı, rakam olarak mı?" diye sordu, Sercan.

"Hangisi daha kârlıysa..."

"Ulan Yakup," dedi gülerek Sercan. "Dua et sınavda bana yardım ettin, yoksa seni burada çok fena gömerdim."

"Ne yardımı?" diye merakla sordu, Yaren.

Sercan, bakışlarını Yaren'e çevirdi. "Bir sorunun standart sapmasını yaparken 12 ile 18'i toplayıp 30 bulmuştum da, Allah'tan Yakup; salak mısın oğlum o 40, deyince düzelttim."

"İyi de, 12 ile 18'i toplayınca sonuç gerçekten 30 oluyor."

"Ananı!" Bakışlarını hızla Yakup'a çevirdi. "Lan köpek! Senin yüzünden, hayatımda ilk defa doğru yaptığım bir sorunun cevabını sildim!"

"Bana güven diyen mi oldu lan hırto!?"

Ben çardağa girişimi yaparken gördüğüm tek şey, karşımda uçan tekmesiyle Yakup'a doğru giden Sercan'dı. Birkaç saniyeliğine arada kaynamamak adına duraksamıştım. Ardından onların birbiriyle boğuştuğunu görünce gidip Yaren'in yanına oturdum. O ise Yakup'la Sercan'ın birbirini dövmesine göz deviriyordu. "Zehra nerde?" diye elimlerimle sordum Yaren'e.

"Daha çıkmadı."

"Senin sınavın nasıldı?"

Yaren umursamaz bir havayla arkasına yaslanırken, bana gülümsemişti. "Kâğıdı ilk veren ben olduğuma göre Mısra?"

İç çekerek kafamı sağa sola salladım. "Artık matematik öğrenmeyi denesen?"

"En azılı düşmanımla dost olacağıma, kantinci Ruşen Amca'nın paslanmış makinesinde tost olurum daha iyi." Elini kaldırıp saçlarımı karıştırdığında gülsem de elini itmeye çalışmıştım. "Hem biz senin gibi inek öğrenci değiliz, Mısroş..."

Evet, doğruydu. Bizimkiler tarafından biraz inek öğrenci olarak anılıyordum, çünkü onlar gibi yolda gelirken ders çalışmak yerine bir hafta öncesinden hazırlanırdım sınavlara. Doğal olarak notlarım pek düşük olmazdı. Hocalar da bizim tayfadan birisini yanıma oturtmazdı. Bu yüzden, aralarındaki espri gerçekten inek öğrenci olduğum kanısında saplanıp kalmıştı...

Zehra, âdeta ondan beklenmeyen bir hareketi gerçekleştirmişti. Sınavın son dakikasına kadar kalmış, geldiğinde ise ilk defa onun matematik sınavından çıktığı için gülümsediğine şâhit olmuştuk.

"Sen hayırdır? Ne bu mutluluk?" dedi gözlerini kısarak, Yakup. "Dur, tahmin edeyim... Son filozof Kamber Hoca'yla aynı sınıfta kilitli kaldınız ve son birkaç nöronunu da kullanılamaz bir hâle getirebildi. Beni görebiliyor musun Zehra? Veya duyabiliyor musun!?" derken bağırdığı için Zehra yüzünden onu geriye doğru iterek homurdanmıştı: "Geri zekâlı mısın!? Bir de ağzımın içine gir, mal çocuk!"

"Lan yoksa İskender Hoca soruların zor olduğunu fark edip, Mısra hariç hepimize 100 mü verdi!?"

Sercan'ın bu sözlerine gözlerimi kısmıştım. O ise bana dil çıkarıyordu. Ellerimi kaldırıp, Turabi'nin taklidini yapmaya başladım. "Sana çok 100 verdim. 96'sını geri alıyorum. Şimdi etrafımda 4 dön!"

12 GECE | OGÜN ENESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin