1. Bölüm

5.8K 280 158
                                    


O gün karakolda her şey normaldi.

Ta ki bir 40. Senfoni vakası daha yaşanana kadar.

Telsizlere verilen ihbarda bir adamın ormanlık alanda bir ağaca bağlı bir şekilde hadım edildiği söyleniyordu.

İhbarı duyan Komiser Özgür sinirle elindeki dosyayı bıraktı. Bu davada hiçbir şekilde ilerleyemiyordu ve bu dosya elinde patlarsa Hüseyin Amir onun canını okurdu.

Özgür sinirle alnını ovuyordu ki içeriye biricik sevgilisi Neşe girdi.

Neşe adı gibi neşe saçan bir kızdı.

Neşe Özgür'ün stresli halini görünce yanına gitti ve ellerini alnına koyup ovmaya başladı.

"Yine mi şu 40. Senfoni olayı?"

"Yine derken? Bitti mi ki yine olsun?" dedi stresle.

"Sende biliyorsun. Bunu yapanlar erkeklerin yaptıkları iğrençliklere karşılık bunu yapıyorlar. Göze göz, dişe diş gibi yani."

"Güzelim. Çoğu kişi iyi yaptıklarını düşünüyor ama bu yapılan saldırılar cinayete doğru gitmeye başlayınca ne olacak?"

"Bilmiyorum. Ama ne bileyim? İnsanında 'Oh! Allahından bulsunlar!' diyesi geliyor."

"Herneyse. Kapatalım konuyu. Sen niye gelmiştin?"

Neşe elindeki sefer taslarını havaya kaldırıp gülerek sevgilisine baktı. Sonra da sefer taslarını masaya bırakıp "Annem bugün sevdiğin yemekleri yapmış. Karnıyarık ve pilav. Yanında ayranda getirdim." dedi.

Özgür aşkla önündeki yemeklere baktı.

Bu kadını bir kere daha sevmişti. Bazen bu koşuşturmalar sırasında acıktığını bile unutuyordu. Ancak biricik sevgilisi onu düşünüyordu.

Neşe'ye teşekkür edip yemeklere dalan Özgür, Neşe'nin ona aşkla bakmasını sağlıyordu. Neşe daldığını fark edip silkindikten sonra Özgür'e "Neyse. Ben gideyim. Annemler merak ederler şimdi." dedikten sonra kapıya ilerledi.

O sırada kapı hızla açıldı.

Neşe geri çekildiğinde içeriye, Özgür'e 40. Senfoni davasında yardımcı olan Rüzgar girdi. 

Rüzgar güzel bir kızdı. Dışarıdan bakan asla polislik gibi sert bir mesleği seçtiğini düşünemezdi.

Rüzgar elindeki dosyayı havaya kaldırıp "Komiserim! 40. Senfoni davasında şüpheliler bulunmuş!" dedikten sonra Neşe'yi anca fark edebilmişti.

Neşe'yi görmesi ile gülümseyip "Yenge! Nasılsın?" demeyi ihmal etmedi.

Özgür "yenge" kelimesini duyunca dayanamayıp önündeki kalemi Rüzgar'a fırlattı. Rüzgar ise pis pis gülüp Neşe'ye döndü. Neşe ise utanarak Özgür'e baktıktan sonra "İyiyim Rüzgar. Sen nasılsın?" dedi.

Rüzgar ellerini iki yana açıp "Nolsun yenge? Koşuşturup duruyoruz işte."  dediğinde Özgür "Bak hala yenge diyor ya." diye söylendi.

Neşe onların bu hallerine gülüp "40. Senfoni diyorsunuz yani. Neyse o zaman. Ben gideyim. Size kolay gelsin." dedikten sonra odadan çıktı.

Neşe'nin odadan çıkmasıyla ayağa fırlayan Özgür, Rüzgar'ın kaçmasına sebep oldu.

Özgür tekrar koltuğa oturuyordu ki kapı açıldı ve Rüzgar araladığı kapıdan kafasını uzatıp "Yalnız komiserim. Hüseyin Amir toplantı odasında bekliyor." dedi ve gitti.

Özgür içinden sabır çekerek ayranından son bir yudum aldı ve Rüzgar'ın peşinden toplantı odasına gitti. 

İçeriye girdiğinde Hüseyin Amir masanın başında oturuyordu. Rüzgar ise onun yanına kurulmuştu. Özgür'de Hüseyin Amir'in diğer yanına, Rüzgar'ın karşısına geçti.

40. SENFONİWhere stories live. Discover now