19

4.2K 270 16
                                    

× × × × ×

  "Ay inanmıyorum görmeyeli kocamana olmuşsun!"

  Ablam dediği şeyle gülmeye başladı. Dediği kadar kocamana olmasam da onu uzun süredir görmediğim için ben de dediğine güldüm. Tabii ona karşı lafımı da esirgemedim.

  "Sen de cüceleşmişsin görmeyeli. Yoksa ben kocaman olduğum için mi ne doksan derece de yıkanan çamaşır gibi çekmiş boyun."

  Ablamın gülümsemesi boyuyla dalga geçtiğim için yavaş yavaş yok oluyordu. Ancak elimde değildi. Onunla uğraşmayı seviyordum ve boyuyla dalga geçtikten sonra suratındaki oluşan ifadeye de bayılıyordum.

  "Orada lak lak edip, gülüşeceğinize buraya gelin de yemeği yiyelim!"

  Babamın sesi evde yankılandığında suratım düşmüştü. Bu adam neden eve gelip keyfimi kaçırmak zorundaydı? Her zaman yaptığı gibi yine eve gelmeseydi ya da geç gelseydi ya...

  Ben git gide sinirlenirken ablam "Tamam baba, geliyoruz." diye seslendi ve yanıma gelip fısıltıyla "Annemle seni konuşurken dinledim. Bu konu hakkında yemekten sonra seninle konuşacağım. Şimdi babamı daha da kızdırmadan gidip yemeğimizi yiyelim." dedi. Başta tedirgin olmam yüzünden yutkunsam da ondan kaçamayacağım için başımı salladım. Annem anlamasa bile ablam erkek olduğu konusunda bir şey anlamış mıydı acaba?

  Bakışlarım dalgınlaşırken ağırca koluma vurdu. Bakışlarımı ona çıkardığım an "Ayrıca birbirimizi uzun süredir görmememize rağmen yine boyumla dalga geçtin ya... Alacağın olsun," diyerek kapıya doğru ilerledi. Odadan çıkmadan da "Sen bir pisliksin." diye söylenmeyi de ihmal etmedi. Ona sadece gülümsemekle yetindim. Ablam odamdan çıkıp kapıyı kapatırken ben de tekrar yatağıma adımladım ve çıkardığım temiz kıyafetlerimi giymeye başladım.

  Üzerimi değiştirmeyi tamamlayınca çıkardığım kıyafetleri kaldırdım ve her ne kadar babam yüzünden istemesem de ablam geldiği için mutfağa gittim.

  Mutfağa girdiğim an hepsinin bakışları bana döndü. Bakışlarımı önce bana tedirginlikle gülümseyen annemde, ardından da bana iğrenen ve sinirli bakışlarla bakan babamda gezdirdim. Bakışları yüzünden yüzüme fazlasıyla zor bir şekilde gülümseme yerleştirdim ve ablam olduğu için yemeğimi yemek adına yerime oturdum. Sonuçta yemek yemeye ablam burada olduğu için gelmiştim, babamı çok sevdiğim için değil...

  • • •

  Babamın yanında geçirdiğim zorunlu dakikalar, sonunda uyku saatinin gelmesiyle sonlanırlen ayağa kalkıp "Ben uyumaya gidiyorum. Yarın sabah dersim var." dedim ve salondan çıktım. Tabii ki meraklı ablam da ayaklanıp "Sabır Deniz'im ablişim beni de bekle de konuşalım. Seni Konya'dayken çok özledim." diye seslendi. Ayaklanma sesini duyduğum için dediğine gülerek odama girdim ve kapıyı o da geleceği için açık bıraktım.

  Odama ablam girerken o yatağımı kapmadan hızla giderek yataktaki yerimi aldım.

  "Şimdi söyle bakalım Deniz efendi..." diyerek anında yanımda yerini aldı. "Kimmiş o sevdiğin kişi? Tanıyor muyuz?"

  Başımı iki yana sallayarak ablamı reddettim. "Hayır, tanımıyorsunuz."

  "O zaman benim işim belli olmadığı için acil bir şey çıkıp, ben gitmeden önce onu benimle tanıştır. Sevdiğin kişiyi görmek istiyorum."

  Bir erkek olduğu için tanıştıramazdım. Hem onun sevdiğimden haberi yoktu hem de ablam erkek olduğunu öğrenirse belki o da babam gibi beni sevmezdi. Bu yüzden başımı iki yana salladım. Bugün ona söylediklerimden sonra nasıl yapacağımı bilmiyordum ancak ilk önce Murat'la konuşup durumu netleştirmem gerekiyordu.

  "Daha ona söylemedim. Tanıştıramam."

  Bu cevapla ablamın kaşları çatıldı. "Ama ya... Sizi dinlerken tanışacağımı düşünüp çok mutlu olmuştum." Gülümsemeye çalıştım. "Her zamanki gibi yine şanssızsın abla." Başını sallayarak beni onayladı. Sesi az öncekine oranla daha düşük çıkarken "Peki neden anneme 'sevmemen gereken birini sevdiğini ve annemi üzmeme bahanesiyle tek seçeneğinin onu kendinden uzaklaştırmak olduğunu' düşündüğünü söyledin?" diye sordu.

  "Çünkü..." diye başladım cümleye ancak ne demem gerektiğini tam olarak bilmiyordum. Ablam cevaplamam için bana bakmaya devam ettikçe daha da geriliyordum. Keşke anneme hiç bahsetmeseydim de ablam da duymamış olsaydı. Ona yalan söylemek zordu çünkü. Yutkundum. "Çünkü, annemi üzmek istemiyorum. Bu üzeceğimi bildiğim bir şeyse neden bunu yapmak isteyim?"

  Ablam gülümsedi. "Salak. Bu senin hayatın annemin değil. Sen mutlu olacaksan annem neden üzülsün?" Bu soruyla biraz duraksadım. Haklı bir şey demişti. Annem her zaman anlayışla karşılardı bizi. Ama yine de bu konuda üzülmesinden korkuyordum. "Ama-"

  "Aması maması yok. Beni sinirlendirme. Sen annemin hiçbir zaman bizim sevdiğimiz bir şeyi yapmamıza kızdığını ya da üzüldüğünü gördün mü? Bu senin hayatın ve annem sen mutlu olduğun için üzülecek bir kadın değil. Kimi seversen sev bu annem için bir şey değiştirmez. Sen mutlu olduğun için o da mutlu olur."

  "Ama abl-"

  "Aması maması yok demedim mi ben sana?"

  Bu sefer dediğimi dinlemediği için dediğine güldüm. "Sakin ol başka bir şey diyecektim." Ablam da rahatlamış gibi nefes verdi ve "Pardon yine aynı şeyi saçmalayacaksın sandım." dedi. Başımı iki yana sallayıp "Hayır." dedim ve daha yeni diyeceğim şeyi söyledim. "Ama bugün ben onu üzdüm abla. Bugün benimle konuşmak için eve kadar takip etmiş beni. Ancak ben ne konuşacağını bilmeden gördüğüm rüya yüzünden ondan utandım ve zorla kendine baktırmaya çalışınca ona sevmediği şeyler söyledim. Ardından bir daha arkasına bile bakmadan gitti."

  "Hım, evet. Bunu da duydum sen anneme derken."

  Ablam düşünceli bir hâle bürünürken sadece onu izledim. Büyük ihtimalle ne yapmam gerektiğini ya da ne yaptığımı düşünüyordu.

  "Sen böyle bir çocuk değildin. Ne söylediğini bilmesem de arkasına bile bakmadan gitti dediğin için hoş olmayan şeyler söylediğini düşünüyorum. Neden öyle şeyler söylediğini de anlayamadım. Kesin o kişide neden öyle yaptığını anlayamamıştır. Ancak bir şey demeyeceğim. Sadece çözüm odaklı olursak daha iyi olur. Çünkü yol yorgunuyum ve uykum var."

  Başımı sallayarak onu onayladım. Zaten ben de çok fazla konuşmak istemiyordum.

  "Dediğin kişi sizin fakültedeydi." Sorusunu başımı sallayarak dediğini teyit ettim. "Yarın git özür dile, gönlünü al."

  Aşırı yaratıcı olan fikri karşısında gözlerim büyüdü. Reddedeceğimde "Bakma bana öyle yakışıklı. Onu kırmışsın. Özür dilemek büyük bir erdem. Özür dileyerek kendini affettir. Sonrası da birden bire olmasa da yavaş yavaş olur." dedi.

  "Ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ve şu an düşünüyorum da çok saçmaydı yaptığım. O benden yaş olarak biraz büyük ve bana bir şey demese de kesinlikle o salaklığım yüzünden benimle dalga geçmiştir."

  "Geçebilir. Ama geçmeye de bilir."

  "Bilmiyorum. Neyse yanına gidip elimden geldiğince özür dilemeye çalışacağım."

  Ablam başını sallayarak kalktı yatağımdan ve kapıya doğru ilerledi. "Ben artık yatayım. Sen de mutlu olacaksan annemi düşünme. Sen nasıl mutluysan annem de öyle mutlu olur."

  Ablam bunu dedikten sonra bana beklenti dolu bakışlarla bakınca ağırca başımı salladım. Tebessüm etti ve "İyi geceler." dedi. Dudaklarımı cevap vermek için aralasam da ona karşılık vermemi bile beklemeden odadan çıktı.

× × × × ×

Decline • [bxb]Where stories live. Discover now