[14]

1K 87 9
                                    

"Jimin! Jimin!""Taehyung! Taehyung!""Jaehyun~!""Dawon, daha hızlı!!!""Jimin Oppa!""Taehyung-ie!!!""Jungkook! Jungkook!"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Jimin! Jimin!"
"Taehyung! Taehyung!"
"Jaehyun~!"
"Dawon, daha hızlı!!!"
"Jimin Oppa!"
"Taehyung-ie!!!"
"Jungkook! Jungkook!"

Herkes birisinin adını bağırarak tezahürat ediyordu. Bir dakika... Jungkook, mu..?

"Jungkook'un adını da nereden öğrendiler öyle?"

Somi kahkaha attı. Oysaki ben ciddiydim. Daha dün okula gelmiş bir öğrenciyi nasıl olur da başka sınıflardaki kişiler bilebilirdi? Somi elini gömleğimde adımın yazdığı öğrenci kartını gösterdi: "Herkeste bu karttan olduğuna göre adını öğrenmek pek zor olmamış olmalı."

Yeon Joo gözlerini devirdi. İkimize birden elini sallayarak dikkati kendi üzerine çekti ve "Futbol oynayan bu öğrencilerden biriyle çıkmak zorunda olsaydınız hangisiyle çıkardınız?" dedi. Somi hiç çekinmeden eliyle Taehyung'u gösterdi: "Çıkmamızı bile muhtemelen takmayacağı için Taehyung. Kanka gibi takılırdık."

Yeon Joo'nun başka amaçla sorduğu sorunun böyle cevaplamasına karşılık gözlerini tekrar devirdi. Hevesi kursağında kaldığı için önüne dönüp maçı izlemeye devam etti. Maçı Jimin'in sınıfı kazanıyordu. Her zamanki gibi. Park Jimin, her zaman en iyisiydi...

Taehyung ve Jungkook futbol konusunda ortalama bir performans sergilemelerine ve onlardan çok daha iyi oynayan sınıf arkadaşlarım olmasına rağmen hep onlara karşı tezahüratlar yapılıyordu. Kafamı kaldırıp birkaç saniyeliğine kimin Jungkook'u tezahürat ettiğine baktım. Neden bu kadar çoklardı..?

Maç, tabii ki de Jimin'in sayesinde kazanıldığında Taehyung, Jimin'in yanına gitti, Jungkook ise bir köşeye oturdu. Nefes nefese su içiyor, etrafa bakarak soluklanıyordu. Neden onu izleyip duruyordum? Önüme döndüm.

"Yuju, neden hiç tezahürat etmedin?" dedi Taehyung. Ne ara gelmişlerdi anlayamadan Taehyung ile Jimin'e baktım. Benden cevap beklediklerini anladığımda omuz silktim: "Jimin varken yenileceğiniz çok belliydi, boşu boşuna ses tellerimi yormak istemedim."

Jimin her zamanki sevimli kahkahasını attıktan sonra etrafa şöyle bir bakındı. Çok fenaydı... Gözlerin üstünde olduğunu biliyordu ve sürekli kızları etkileyecek türden hareketler sergileyip duruyordu. Bir de son zamanlarda sürekli Taehyung'un yanına gelip bizimle takıldığından bu tür hareketler sergilediği zaman özellikle bakmamak için ayrı bir çaba sarf ediyordum.

"Beni tezahürat etseydin ya o zaman." dedi Jimin gülümseyerek. Bu seferki samimiydi. Diğer kızlara yaptığı gibi, etkilemek amaçlı değildi. Arkadaşçaydı. Dudak büzdüm: "Sınıfım kaybederken karşı takımı mı destekleseydim?"

Jimin eliyle benim yanımı göstererek kaymamı işaret ettiğinde dediğini yaptım. Yanıma oturduğunda elini omzuma attı: "Saçımı boyatmak istiyorum."

Bunu neden durduk yere bana söylüyordu ki? İfadesiz bir şekilde ona baktım ve "Boyat o zaman." dedim. Yine kahkaha attı ve eliyle saçlarını karıştırdı. Ona bakmamak için etrafa bakındım. Tuhaf bir şekilde Jimin'in yaptığı bu tür hareketler beni utandırıyordu.

"Hangi renk olsun?" diye sordu Jimin ben tam da Jungkook ile göz göze gelmişken. Gözümü Jungkook'un gözlerinden ayırmadan omuz silktim: "Bilmem."

Birden kafama yumuşak bir fiske yedim. Kaşlarımı çatarak fiskeyi atan Jimin'e baktığımda bana eliyle yüzünü gösterdi: "Bana hangi renk iyi gider?"

Yine "Bilmem." diyesim gelse de peşimi bırakmayacağını düşünerek düzgün bir cevap vermeye karar verdim. Yüzüne baktım, zaten daha önceden kahverengiye boyatmış ve dip boyasının gelmiş olduğu saçlarına baktım: "Pembe seni aşırı sevimli yapar. Ama daha bir şey görünmek istiyorsan bence sarı."

Sırıtarak birkaç santim bana yaklaştı ve kaşlarını havaya kaldırıp indirdi. Komik gözüküyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda ağzını da komik bir şekle büründürdü: "Daha bir ney görünmek istiyorsam?"

O kadar komik bir yüz ifadesi vardı ki kendimi tutamadan kahkaha attım. Kahkaha atarken kafam ileri doğru gittiğinden Jimin ile kafalarımızı tokuşturduk ve ikimiz de zıt yönlere devrildik. Rezil bir durumdu ama hâlâ çok komikti. Kafamın acısını hissetmeye başladığımda gülmeyi kestim.

"Sen iyi misin?" dedi elini bana doğru uzatırken. Elini bana mı uzatıyordu? Park Jimin mi? Kafamı kaldırdığımda bu kişinin Jungkook olduğunu gördüm. Evet, bu daha rahatlatıcıydı. Jimin'in bana elini uzatması, tuhaf kaçardı zaten.

"Jeon Jungkook, arkadaşın sadece kafasını hafifçe çarptı. Ordan buraya koşmana ne gerek vardı?" dedi Taehyung gülerek. Jungkook'un yanakları ve kulaklarının rengi pembeye dönmeye başladığında ayağa kalktım: "Jungkook, sana bir şey söylemem gerektiğini hatırladım!"

Önden hızlı bir şekilde yürüdüğümde Jungkook da peşimden geldi. Sert imajının bozulmasını istemeyeceğini düşünerek onu o ortamdan alıp sadece ikimizin olduğu bir ortama koymak doğru muydu diye düşündüm bir an.

Hâlâ yanakları pembe olan Jungkook'a döndüğümde eliyle saçlarımı karıştırdı: "Teşekkürler."

Bu, kesinlikle yanlış bir fikirdi. Bu sefer ben kızarmaya başlamıştım...

Nephente[s] • JJKWhere stories live. Discover now