[15]

1K 78 18
                                    

"Yuju, hangi testler ödev olarak verildi biliyor musun?"

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

"Yuju, hangi testler ödev olarak verildi biliyor musun?"

Dershanedeki sınıf arkadaşımın yönelttiği bu soruya çantamın içine koymak üzere olduğum test kitabını göstererek "35,36 ve 37. testler." dedim.

Bütün gün spor turnuvaları yaptığımız için bedenen çökmüştüm. Bir de dershaneye kaldığım için, artık beynen de pek sağlıklı olduğum söylenemezdi. Resmen sürünerek çıktığım dershaneden yine sürünerek otobüs durağına doğru ilerlemeye başladım.

Yorucu bir gün olmasına rağmen çok güzel bir gün geçirmiştim aslında. Jimin ile aramız oldukça düzelmişti, Taehyung o gün hiç olmadığı kadar eğlenceliydi. Somi ile bir sürü kızın dedikodusunu yapmıştık. Yeon Joo arada bizim aramıza katılmıştı. Jungkook'u kurtarmıştım. Jungkook'un üstüne düşmüştüm. Ah... Jungkook'un üstüne düşmüştüm...

Utanç vericiydi. Son derse girdiğimizde, başka iki sınıf voleybol turnuvasındayken takılıp Jungkook'un üstüne düşmüştüm. Kafam kafasına çarpmıştı ve aynı günde iki kere başımdan darbe yemiştim. Daha sonra kalkmaya çalıştığımızda ikimiz de paniklediğimizden yanlışlıkla birbirimize vurmuş, dirseklemiştik. O andan beri de konuşmuyorduk.

"Pişt!"

Hızla sesin kaynağına döndüm. Yine beni mi beklemişti? El sallayarak yanıma geldiğinde aklımda daha demin düşündüğüm olay geldi. Gözlerimi kaçırdım. Jungkook ise rahat bir şekilde koluma girdi: "Bugün biraz geç çıktın."

Dershaneden çıkış saatimi nereden biliyordu? Kaşlarımı çatarak ona baktım. Bir kere daha böyle bir olay olmuştu. Ancak o gün bir ders erken çıkmıştım. Şimdi ise on dakika geç. Arada büyük bir fark vardı. O ise gülümseyerek önüne döndü: "Biliyor musun, ben biriyle tanışmadan önce o kişiyi izlerim. Nasıl biri olduğunu anlamaya çalışırım."

Bu da ne demekti? Seninle konuşmadan önce seni takip ettim, demeye mi çalışıyordu? Elini ensesine götürdü: "Bana kızabilirsin ama seninle tanışmadan öncesinde de seni tanıyordum."

Gözlerini kaçırdığında kaşlarım havalandı. Yere bakan gözlerine bakarak "Bu da ne demek?" dediğimde bana baktı. Göz göze geldiğimizde gözlerini çekmeden "Sen beni bir haftadır tanıyorsun. Bense seni üç haftadır tanıyorum." dedi. Sapık gibi beni mi takip etmişti?

"Yanlış anlama, hep bu saatlerde seni burada görünce her gün bu yolda durdum. Fark ettim ki her pazartesi, salı ve çarşamba bu yoldan geçiyorsun. Sadece buradan otobüs durağına kadar izledim seni." dedi ne düşündüğümü anlamışçasına.

Sanırım onu affedebilirdim. Büyütecek pek de bir olay yoktu. Kötü bir niyetle beni takip etmemişti sonuçta. Ona dönüp baktığımda etrafa bakındı: "Eğer rahatsız olduysan özür dilerim."

Hâlâ kol kolaydık. Kafamı sağa sola sallayarak "Sorun değil." dedikten sonra solumuzdaki parka doğru yönlendirdim ikimizin bedenini de. Şaşkın bir şekilde bana baktığında omuz silktim: "Bir dal versene."

Nephente[s] • JJKDove le storie prendono vita. Scoprilo ora