[28]

933 90 12
                                    

Aradan bir hafta geçti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Aradan bir hafta geçti. Jeon Jungkook ile geçen altıncı hafta. Artık onun hakkında bir sürü şey biliyordum.

Oldukça hayvansever. Dışarıdan özellikle sert görünmeye çalışsa da içi pamuk gibi bir insan. Adrenalin dolu şeyleri çok seviyor. Favori atıştırmalığı muzlu kek, favori içeceği muzlu süt.

En önemlisi kendisi olduğu zaman çok kıskanç. Başkalarında olup da kendisinde olmayan bir şey varsa gözleriyle bile kıskandığını belli ediyor. Tıpkı üç gün önce benim kendime çikolata aldığımı görünce kendisine de almamışım diye trip atması gibi...

Son zamanlarda iyice ilkokul çocuğu gibi davranmaya başladı...

"Ne düşünüyorsun öyle?"

İrkilerek sesin geldiği yöne baktığımda Jungkook'u gördüm. Otobüs durağını beklerken onun hakkında düşünmeye başlamıştım. Omuz silktim: "Senin hakkında."

Sırıttı: "Demek o yüzden gülümsüyordun."

Omzuna vurup "Gülümsemiyordum." dediğimde telefonunu çıkarttı ve ne ara çektiğini anlamadığım fotoğrafımı gösterdi: "Bak, gülümsüyordun."

Birkaç saniye sonradan fark ettim ki gösterdiği fotoğraf kilitli ekranınım fotoğrafıydı.

Beni, kilit ekranına mı koymuştu? Kızardım, kızardım, kızardım!

"Otobüs geldi!" dedi birden. Daldığımı fark edip Jungkook'un peşinden koşarak otobüse bindim. Canım arkadaşım oturmuş ve yanını benim oturmam için tutmuştu. Teşekkür edercesine bir tepki verip yanına oturdum.

"Yuju, aklıma gelmişken..." dedi Jungkook. Dönüp lafına devam etmesini beklediğimde gülümsedi: "Boşver."

Gıcık olmuştum. Kolumla dürttüm ve "Söylesene?" dedim. Omuz silkip "Boşver, boşver." dedi. Tekrar dürttüm ve "Söyle ya." dedim. Tekrar omuz silkip "Boşver." dedi. Bu sefer daha sert olacak şekilde dürttüm ve "Söyle lan!" dedim. Gözleri büyüdü: "Kızmana gerek yok canım..."

"Birinden hoşlanıyorum. Yeni yeni hoşlanmaya başladım ancak şimdiden saklamak zor geliyor." dediğinde omuz silktim: "Açıl o zaman."

Şaşırmış gibi yaptı: "Hadi canım, hiç aklımın ucundan geçmemişti!"

Ha, ha.

O yeni yeni birinden hoşlanmaya başlamıştı ama şimdiden saklayamadığını söylüyordu. Ben ise ondan birkaç haftadır hoşlanıyordum, ben ne yapsaydım?

"Bu yüzden boşver demiştim..." dediğinde tebessüm ettim: "Kimden hoşlanıyorsun?"

"Böyle, etrafında hiç kimsenin görmediği ama benim gördüğüm rengarenk bir çember var. O çemberin içine girdiğinde seni hiçbir şey mutsuz edemez. Sihirli bir kız." dedi gülümseyerek. Anlatırken gözlerinin içi parlıyordu.

"O, çok iyi bir dinleyici. İyi sır saklar. Biraz içine kapanık ama onunla iyi anlaştığım sürece yavaş da olsa içini açıyor. Onu daha iyi tanıdığın her geçen saniye, daha da sevilesi biri oluyor." diyerek camdan dışarı baktı. Acıyarak ona baktım.

Ben. Bir. Platonik. İdim.

"Sevdiğin kız çok şanslı. Çok güzel seviyorsun çünkü." dediğimde omuz silkti: "Onun da bana karşı aynı şekilde hissedip hissetmediğinden emin değilim. Bir arkadaş gibi rahat davranıyor bir de hoşlanıyormuş gibi utangaç. Aslında, beni ikilemde bıraktığı için ona açılıp açılmamak konusunda emin değilim."

Gülümsedim: "Bence açıl. En kötü seninle dalga geçer. Sana kız mı yok be Jungkook, daha iyisini buluruz."

Dudaklarının ucu yukarı kıvrıldı: "Eğer benden hoşlanmıyorsa şu an olduğumuz gibi bir daha yakın olamayız. Olan yakın arkadaşlığımıza olur. Ben de biliyorum beni seven bir sürü kız olabileceğini ama önemli olan 'onun' beni sevmesi."

Dudaklarımı büzdüp "Benden başka böyle yakın arkadaşın olduğunu zannetmiyordum. Bunu öğrendiğim iyi oldu." dediğimde kahkaha attı ve "Niye ki?" diye sordu. Gülümsedim: "Ona göre sana verdiğim değeri azalatacağım ya da artıracağım."

Gözleri önce camdan dışarı baktı, sonra ayaklarına, daha sonraysa benim gözlerime. Gülümsedi, dudaklarını yaladı, derin nefes aldı: "Benim senden başka yakın arkadaşım yok."

Sıçtı cafer bez getir.
Ah, bu; bu tür durumlarda kullanılan bir sözdü, değil mi? Değil miydi? O zaman...
O zaman: Siktir.
Ne?

Hızla önüme döndüğümde sağ elimim üstünde sıcak bir el hissettim. Biraz terliydi. Belki de çok heyecanlandığı içindi. Bir an kalakaldım. Ancak elim, istemsiz bir şekilde bana değen yabancı eli kabul etti.

El ele tutuşuyorduk.

Nephente[s] • JJKWhere stories live. Discover now