[22]

970 76 4
                                    

"Selam!""Selam

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Selam!"
"Selam."

Saat 19:30 olmuştu. İkimiz de kendi evlerimize gittikten sonra uzun bir süre konuşmamıştık. Bir saat öncesine kadar yani. Kendisi bana buluşmak istediğini söylediğinde çözdüğüm sıkıcı matematik sorularını bırakıp evden çıkmıştım.

"Mutlu gözüküyorsun. Annen kızmadı sanırım?" dedi gergin bir şekilde. Gülümsüyordu ancak oldukça gergin olduğu belliydi. Aslında bayağı kızmıştı. Aşağılayıcı laflar kullanıp benimle tartışmıştı. Yanlış hiçbir şey yapmadığımı bildiği halde hem de.

Annem böyleydi. Doğru tarafta da olsam yanlış tarafta da olsam milletin ne düşündüğünü veya düşüneceğini önemserdi. "Millet"in diline düşecektim ya, benim haklı veya haksız olmam önemli değildi bu durumda.

"Bu sefer anlayışla karşıladı, tuhaf bir şekilde, gerçekten." dedim yapmacık bir gülümsemeyle. Tam inanmış gibi gözükmese de gergin bakışları gitmişti.

"Yoongi hyung ile buluştum seninle buluşmadan önce." dedi konuyu değiştirmek için. Aklıma dünki düşüncesiz tavrım geldiğinde tekrar kendime kızdım. O başka tarafa bakarak konuşmaya devam etti: "Bana sinirlenmemişti. Aksine bayağı mutlu gözüküyordu. Seninle tanışmak istiyor."

Kaşlarım havalandı. Tatlı bir şekilde tebessüm ederek kafasını sağa yatırdı. Bir şey söyleyecek diye baktım ama o, sadece bana baktı. Kalbim, çok hızlı atıyordu.

"Ah, bu arada. Senin beni affetmen için ne yapabileceğimi düşünüyordum da bu akşam buldum." dedi seslice yutkunduktan sonra. Onu tam olarak affetmediğimi biliyordu...

Cevap vermediğimi görünce dudaklarını büzerek acılı bir tebessüm yerleştirdi yüzüne birkaç saniyeliğine. Birkaç saniye içinde eski tatlı yüz ifadesini takındı. Tam o sırada bu yüz ifadesinin sahte olduğunu anladım. Bir nebze kırılmıştım çünkü kızardığımda ya da heyecanladığımda hep bu yüz ifadesini kullanarak benimle konuşurdu.

"Jimin hyung ile aranızı yapabilirim." dediğinde bakışlarım ciddileşti. Bu ne demek oluyordu? Kaşlarımı çatarak ona bakmayı sürdürdüğümde sahte bir kahkaha atarak "Öyle bakma, ondan hoşlandığın çok belli!" dedi. Her şeyi yanlış anlamıştı. Tıpkı benim de her şeyi yanlış anladığım gibi.

Jungkook ile konuşmadığımız bir hafta içerisinde Jimin son zamanlarda neden bana yakın davrandığını açıklamıştı: Somi. Somi ile aralarını yapmamı istemişti. Eh, ikisi pek de yürümemişti. Ancak bu geçen sürede bolca konuşmuştuk. Jungkook da yanlış anlamış olmalıydı beni.

"Ben Jimin'den hoşlanmıyorum." dedim. Eliyle hafifçe omzumdan beni iterek "Yalan söylemese." dediğinde ciddi olduğumu belli ederek az önce söylediklerimi tekrar ettim: "Ben, Jimin'den, hoşlanmıyorum."

Bu besbelli bir testti. Emin değildi ve emin olmak için saçma bir konuyla bu konuyu bağlayarak ağzımdan laf almaya çalışmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu?

"Jimin ve Taehyung büyük bir kitleyi kendi tarafına çekmiş ve eğitim bakanlığına şikayette bulunmuşlar. Müdürün kızına torpilli davranması hakkında falan." dediğinde onu onayladım: "Evet, Somi haber verdi."

Bu iyiye işaretti. Bomi'nin babasının işine son verebilirlerdi. En azından bize iftira atıldığı bilinmiş olurdu.

"Atla." dedi Jungkook birden. Beni düşüncelerimden ayırıp gerçek dünyayla buluşturduğunda onu bisikletine binmiş bana bakarken buldum. Bunca zamandır o bisikletini de bizimle birlikte yanında sürüklüyordu.

Bisikletinin arkasına oturup ellerim ile montunu sıkıca tuttum. Düşme ihtimalim çok yüksekti ama beline sarılmaya utanıyordum. Kafasını çevirip ellerime baktığında gülümsedi: "Sorun değil, sarılabilirsin."

Şimdi iyice heyecanlanmış ve utanmıştım. Yine de çekinerek kollarımı beline sardım. Lanet ergen hormonları bu tür duyguları iki kat fazla yaşamama sebep oluyordu. Kendime engel olamıyordum. Havanın karanlık olmasına şükrettim o an. Yoksa kulaklarıma kadar kırmızı olduğumu görecekti Jungkook.

Soğuk havanın hakim olduğu o akşam, rüzgâr yüzüme çarparken Jungkook'un bisikletinde, kollarımı Jungkook'un beline sararak arabaların geçtiği o asfalt yokuştan aşağı şehir manzarasını izleyerek indiğimiz anıyı asla unutmadım, unutamadım.

Nephente[s] • JJKWhere stories live. Discover now