Bölüm 1: Öteki Tarafın Ötekileri

5K 407 365
                                    

"Kanla yazılmış tarihinizi öğretin, varlığınızı gösterin!"

Öteki tarafın bilinmeyenleriyle uğraşmak cesaret ister, öteki tarafın ötekileriyle uğraşmak ise delilik. Hayır, deli değilim. En az dünyanın en cesur insanı kadar korkuyorum. Yapmama taraftarıyım, uyumsuz parçayım. İşin sonunda kabak nasıl hep bende patlıyorsa yine öyle olacağından korkuyorum. Bu ortamdan rüzgar olup kaçasım var ama kaçamıyorum, yalnız kalmak istemiyorum ama kaçarsam kalacağım. Burası tehlikeli ama dışarısının daha güvenli olduğu garanti edilemez.

"Şu kapı açıldı..." Nisa'nın işaret ettiği beyaz kapı beş altı metre ilerimizdeydi. Telefon flaşını herkes oraya tutunca arkamı dönerek kimsenin dikkat etmediği arkayı gözeterek yürümeye başladım. O kapıya bakacak kadar cesur hissetmiyordum, nefesime kadar titriyordum. "Az önce de açık değil miydi?"

"Değildi, halüsinasyon görmediğime eminim." Korkudan sesi dahi çıkamazken hâlâ oraya ilerleyişine anlam veremiyorum, Tanrım, hareket etmemin tek nedeni yalnız kalma korkusu. Bu terk edilmiş hastane hiç masum görünmüyor. "Zihin oyunu olabilir."

"Bana kalırsa bizle oynayan bizden olmayan bir varlık ya da..." Lafımı bölen Betül'ün çığlığı oldu. "Şu tablo hareket etti!"

"Bence çıkmalıyız." dedim düşünmeden. Daha düşünecek ne vardı zaten? Herkesin lanetli dediği bir akıl hastanesinde ne işimiz var Tanrı aşkına!

"O kadar yolu korkup kaçmak için gelmedim." Vücudumun titreyişiyle içime küçük çaplı nefes çektim, bir süre içimde tuttum ve korka korka geri verdim. Önümdeki amaçsız halının üzerine biri bastı, görünür bir beden yoktu lakin adım adım izliyordum. Gözlerimi kırpıştırdığımda yok oldu. Yanılsama olduğunu bilerek kimseye bir şey demedim. Bilincim kaçmam için haykırıyordu hâlâ. "Çağıralım artık."

İçimdeki kötü his onları da uyarmamı söylüyordu. "Burada bir şeyler var. Gecenin bu saati lanet gerçek olmasa da bir şeyler var."

"Biliyoruz..." dedi Azra. Buna karşın yanındaki odaya girdi. Diğerleri de peşinden girerken tek kalma korkusuyla heyecan yaptım ve ayağım halıya takıldı, Furkan daha düşmeden kolumdan yakaladı. Kolumdaki el o esnada bir başka varlığın eliymiş gibi geldiğinden attığım çığlık acıttı boğazımı. Hiçbir şey yaşamasak da bu gece olanların etkisi uzun süre peşimden gelecekti. "Sakin ol." Onun sesi de çok sakin gelmiyordu. "Bir kız için değer miydi?" diye fısıldadım nefes nefese. Kızlar mumları dizmekle meşguldü. "Değer gibi."

"O kız kafayı yemiş." Etrafı incelemekten alamıyordum kendimi. Kan sıçramış duvarlar üzerime geliyor gibiydi. Tablolarda ki ahenk okyanusun dibini gösteren camlardı sanki. "Çember oluşturarak oturacağız." dedi Azra. Onlar oturduğunda kaskatı kesilmiş ağlamak üzereydim. Furkan yanını göstererek oraya oturmamı işaret etti. Mumların titreşen ışığı yüzlerini aydınlattığından bir nebze olsun rahatlamayı denedim. Altıma alabileceğim temiz bir şey yoktu görünürde, montumu çıkarıp paspas yaptım kendime. "Hazır mısınız?"

"Hayır." dedim anında. Ben dışında itiraz eden olmadığından devam etti konuşmaya. "Herkes kendinden bir şey versin." Çöpümü vermem, Furkan bunu bildiğinden kopardığı saç telimi uzattı Nisa'ya, buradan kurtulduğumuzda soracaktım hesabını. Herkesin kendinden bir şeyler vermesini izlerken omzumda el hissettim, bildiğin kavrıyordu omzumu. Karabasan basmış gibi ne sesim çıkıyordu ne soluğum, el usul usul çekilerek ayrıldığında nefes almaya başladım. "Yanımızdalar." dedim. "Bize dokunabiliyorlar."

"Abartma." diyerek güldü ateş yakmaya çalışan Azra. "Öyle hissetmişsindir." dedi Betül. Onlara da sinirlenmeye başlıyordum. Furkan'a dönerek yalnızca ona, "Gidelim..." diye fısıldadım. Bir Azra'ya bir bana baktı, çaresiz görünüyordu. "Az kaldı."

Daha akıllı arkadaşlar seçmeliyim, benim gibi arkadaşlarım olmalı... "Dediklerimi tekrar edin."

Nisa elindekileri ateşe attı ve başladı büyüyü mırıldanmaya. "Öteki tarafın ötekileri, geçmişin ruhları... Kanla yazılmış tarihinizi öğretin, varlığınızı gösterin!"

"Çok lazımdı!" Furkan kolumu dürttüğünde ayağa kalktım, geldim, gördüm ama bu saçma ayine katılmayacağım!

"Geçmişin ruhları, duyun çağrımı, merakımı giderin!" Çok aptal görünüyorlar, Tanrım, bari gözlerini kapatmasalardı!

"Yeter!" diye bağırdım, dizlerim titriyordu, biraz daha durursak bayılacaktım korkudan. "Size geldim, sizi bilmek istedim! Bu çağrıyı geri çevirmeyin!"

Furkan da devam etmeden kalkmıştı sonunda. Nisa, Azra ve Betül gözlerini sakince açtığında hayretle onları izliyordum. "Hiçbir şey yok." dedi Betül. "İçim bile titremedi."

"Yanlış bir şey yapmış olmalıyız." dedi Nisa, Azra öfkeyle bana bakıyordu. "Madem korkuyordun niye geldin? Senin yüzünden olmadı!"

"Çok meraklıysanız çürümüş ruhlarla yüzleşmeye bir daha yapın. Ben gidiyorum." Furkan da bu sefer benimle geliyordu, hastanenin yıkık kapısından çıktığımızda hapisten kurtulmuş gibi nefes aldım. "Bir an önce terk edelim burayı."

"Özür dilerim." dedi bahçenin çıkışına yürürken. Duymamış gibi ilerlemeye devam ettim. "Mira..."

"Bu akşam tek kelime daha etme Furkan!" Suçlu bir çocuk gibi sessizce peşimden gelmeye devam etti. "Sen sür arabayı." dedim hâlâ titreyen dizlerime güvenemeyerek. Eve kadar tek kelime etmedik, alnımdan akan terleri silmekten düşünemedim bile. "Eve tek gitmek hatta evde tek kalmak çok korkunç."

"Azra'yla kal!" Sinirime rağmen kapıyı sakince kapatarak eve ilerledim. Dualarım boş sokakta büyülü bir masalın korkunç ninnisi gibi geliyordu kulağa. İçeri girdiğim an açtım salonun ışığını, odama giden yolda tüm odaların kapı ve ışıklarını açtım. Abim bugün başka bir arkadaşında kalıyor olmalı ki ev bomboştu.

Furkan'ı arayıp geri dönmesini söyleyebilirim... Gururumu çiğneyemem. Ölebilirim... Ama yine gururumu çiğneyemem. "Tanrım, söz veriyorum bir daha Furkan'ın aklına uymayacağım."

Odam evin tüm odalarından daha huzurlu geliyordu. Heyecanla kapıyı açtım, girdim ve kapıyı kapattım sanki dışardan gelebilecek tehlikelerden beni koruyacakmış gibi. Rahatlamış bir halde açtım ışığı. Yeni bir duaya başlamıştım ki arkamı döndüğümde gördüğüm manzara yaşama dair bağlantımı kesmişti sanki. "Artık çürümüş bir ruhun arkadaşısın Mira..."

GEÇMİŞİN RUHLARI: KAMELYAWhere stories live. Discover now