Bölüm 4: Piyon

3.3K 266 184
                                    

"İnsanlar kendi dışında bir varlığı kabullenemiyor. Sorun insan olmayanlarda mı şimdi?"

"Artık inanıyor musun?" diye sordum her şeyi anlatmışken. "Kâbus görmediğine eminsin değil mi?"

"Hâlâ kafayı yediğini düşünüyor." dedi Kadir. Öfkeyle kaşlarımı çattım. "O halde ona bir kanıt sun!"

"Mira?" dedi abim. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp sıkıntıyla baktı gözlerime. Kadir kafamın içinde kahkaha atıyordu, abime odaklanmak böyle daha da zordu. "Onunla mı konuşuyorsun?"

"Evet." dedim umutla. "Hâlâ kafayı yediğimi düşünüyormuşsun."

Nefes alarak gözlerini kaçırdı. "Bu anlattıkların hiç gerçekçi değil."

"Kanıtlayabilirim." dedim Kadir'e atıfta bulunarak. Kadir'in bıkkın soluğunu işittim. "Sadece hastaneye geldiğin arkadaş grubuna kanıt verebilirim."

"Neden?" Abim başını avuçlarının arasına aldı. Benim için endişeleniyordu. "Herkese söyleyecek olursam birinden yardım alabilirsin."

"Yani senden kurtulma şansım var?" Kafamdaki çarklar dönmeye başlamıştı bile. "Sana bu fırsatı verirsem elbette."

"Abi bana inanmalısın." dedim heyecanla. "Eğer bana inanırsan kurtulabilirim."

"Abinin inanması yetmez..." dedi, duymazdan geldim.

"Mira..." dedi çaresizlik içinde. Aksime gözleri epey sönük bakıyordu. "Gördüğün kâbuslar psikolojini bozuyor."

Beynime şimşek yemiş gibi hissettim bir an. Kadir gibi olduğumu düşünüyordu. Şizofrenler gerçekten bizim göremediklerimizi görüyormuş aslında ve biz onları dışlıyoruz. İnsanlar kendi dışında bir varlığı kabullenemiyor. Sorun insan olmayanlarda mı şimdi? Ah Tanrım, abim bana inanmıyorsa kim neden inanacak? Çılgınlık bu! Ayrıca Furkan'ı görmüyor mu?

"Sadece abine Mira. Arkadaşların dışında sadece abine. Başka kimseye kanıt yok." Abimin kafasına yastıkla biri resmen vurduğunda yerimde geriledim. Abimle göz göze geldik, benim yaptığımı sanıyordu. "Kadir yaptı." dedim yanımı işaret ederek. "Neden yaptı bilmiyorum." Gözleri büyümüştü. "Ulan kamera şakası mı bu?"

"Bir daha yap Kadir." dediğimde bu sefer yastık arkasından vurdu. Hemen arkasında yatan Furkan'a baktı bu sefer. "Daha mantıklı bir şey yapamaz mısın?"

"Öner bir şey de onu yapayım!" Abim Furkan'ı yakasından tutarken pek düşünemiyordum. "Abi o baygın!" Kolunu tutup bıraktırmaya çalıştım ama nafile. "Kadir bir şey yapsana!"

"Deli deli konuşma Mira, saat gecenin beşi şu uğraştığınız işlere bak!" Bir anda kaskatı kesilince geri çekildim. Furkan'ın bedeni usulca yere kaydı. "Mira." dedi dişlerinin arasından. Bana döndüğünde tekrar aynısı oldu. "Ne yapıyorsun?" diye sordum Kadir'e. Abim karnını tuttuğunda korkudan nefesim kesildi. "Tiki varmış."

Bu sefer abim, "Ne oluyor?" diye sordu. Ellerimi kaldırarak konuştum: "Kadir yapıyor."

"Mira." dedi, delirdiğini sanıyordu. Günlüğüm havalandı ve Kadir yine bir şeyler yazdı. Abim hayretle uçan deftere bakıyordu. Keşke günlüğüme yazmasaydın, diye geçirdim içimden. Diğer sayfalara bakacak olursa şizofren olmayı yeğlerdim. "Ne yazıyor burada?" diye sordu. Günlüğü Kadir'den alıp okudum. "Buradayım." Ne dar bir kelime dağarcığı.

"Yazısı biraz kötü." diye de ekledim. Kadir kafamın içinde söyleniyordu. "Nasıl olabilir?" dedi anlamaya çalışarak. "Olabiliyormuş işte. Artık inanıyor musun?"

"İp mi var?" Tanrım!

"İnanmayacaksan git artık." dedim. Artık Kadir'in yapabileceği bir şey de yoktu. "Düşünüyorum."

GEÇMİŞİN RUHLARI: KAMELYAWhere stories live. Discover now