Bölüm 7: Canavar

2.5K 181 55
                                    

"Birini öldürürsem başkalarını da öldürmek istemekten korkuyordum."

Gözlerimi yine bir ormanda açsam da bu sefer kendim dışında biri daha olduğunu hissediyorum, mezarlığa adım atmama müsaade etmeyen varlık Kadir değil. Tuhaf ama korkmuyorum.

"Bana bir kalp borçlusun." Kaşlarım kavis aldı. "Sen kimsin?" diye sordum, etrafımı turlayan bir enerji dalgası hissediyordum. Çok kötü bir enerjiydi, enerjisini hissedebildiğime göre bu yalnızca bir rüya da değildi. Burada bana gerçekten zarar verebilirdi. "Mezarlık bekçisi."

Sesi tütün içen adamların sesine benziyordu oysaki.

"O kalbi isteyerek çalmadım." Yere bir şeyin ucunu vurdu, başım zonklamaya başladı. "Bana bir kalp borçlusun!"

O sesi nasıl bu denli kuvvetli çıkarabildi anlamasam da korkumu yansıtmamaya özen gösterdim. "Sana bir kalp borçlu değilim, bedeni işine yaramazdı."

Elindeki şeyi tekrar yere vurdu, bu sefer burnumdan akan sıvının kan olduğunu anladım. Kaynar kan sus çizgimden dudağıma kavura kavura süzülüyordu, pijamamın koluyla sildim. "Dünyadaki ölülerden ben sorumluyum, bana bir kalp borçlusun!"

"Anladık sana bir kalp borçluyum!" dedim öfkeyle, burnumdaki kanama durmadıkça rahat nefes alamayacak gibiydim. "Kes şunu!" diye sızlandım ama o elindekini bir kez daha yere vurdu. Tüm bedenim sızlamaya başladı. "Yarın gece yine geleceğim, kalbi bana getirmiş ol."

Ağzımdan derin soluklar alarak uyandım, gözlerim odamın dışından gelen ışıkta duraksadı bir süre. Her şey gerçekti.

Pijamamın kolunda kan vardı, burnumdaki kanı yine pijamayla sildim. Kapı tıklanıyordu ama ses vermedim. Ciğerlerim yanıyordu. Ağzımdaki kan tadına alışık değildim, içim parçalanmıştı da kanın tadı ağzıma vuruyordu sanki. Üzerimdeki pijamayı parçalayarak çıkarmak istesem de kapıdaki Kadir'i hatırlayarak durdum. "Git." dedim cılız sesimle, ayaklarımı yataktan sarkıttım. "Yardım edebilirim." dese de duymazdan geldim. Gözlerimi pijamanın temiz koluyla ovuşturarak kendime gelmeyi denedim, toparlayamadığım adımlarla odadan çıktım. Kadir hemen yanımdaydı. "Kimdi o?"

Onu duymazdan gelerek banyoya girdim, kapıyı yüzüne kapattım ve ışığı açtım. "Sakın girme." diye uyarmayı da ihmal etmeden üzerimdekini bir çırpıda çıkardım. Yürümek iyi gelmemişti zira başım dönüyordu artık. Lavaboya tutunarak suyu açtım, avuçlarımı kaldırarak yüzüme su çarptım. Beynim bile dönüyor gibiydi, saçlarım yüzüme yapışıyordu ve berbat hissediyordum. Alt pijamamı bile çıkarmadan banyonun suyunu açtım ve altına girdim. Saçlarıma serpilen su taneleri başıma masaj yapar gibiydi, burnumun altında kuruyan kanı elimin tersiyle sildim; en azından artık burnumdan nefes alabiliyordum. Boğazımdaki hayali el yerini terk etmişti, bilincim yerine geliyordu. Saçlarımı geri atarak derin derin nefeslendim.

Çalmak zorunda olduğum bir kalbin cefası mı bu sadece?

"Lanetler peşini bırakmasın Kadir." diye mırıldandım. Dünya hayatının mutlu olmaması için elimden geleni yapacağıma ahdettim. Zaman geçtikçe kendimi toparlıyordum, tahminen yarım saat sonra çıktım duştan. Üzerimdekileri çıkarıp dolaptan aldığım bornozu giyindim.

Kapıda abimle karşılaşınca kaşlarım çatıldı, Kadir de hemen dibinde duruyordu ama beni gördüğünde uzaklaşıp gitmişti. Üzerimdekilerden ötürü olduğunu tahmin etmek zor değildi, o geçmişten gelen manyak ruha ters şeyler olmalıydı. Abim bornozun şapkasını kafama geçirip başımı bir nebze olsun ısıttı, kolunu omzuma atıp odama kadar eşlik etti. "Çıkmamı ister misin?" diye sorduğunda yalnızca başımla onayladım. Kapanan kapının ardında üzerime rahat bir şeyler geçirdim. "Girsene." diye mırıldandım, sesim hâlâ güçlü çıkmıyordu. Tüm kemiklerimdeki sızlamayı atmış olsam da hâlâ yorgundum.

GEÇMİŞİN RUHLARI: KAMELYAWhere stories live. Discover now