YILBAŞI ÖZEL BÖLÜM!

119 8 0
                                    

Yeni yılınız kutlu, uğurlu olsun!

Birinci kitap biteli çok oldu, ikinci kitabı yazmaya başladım ama bölüm biriktirmeden yayımlamak istemiyorum. Bu sene son senem olduğu için sık sık yazamıyorum, bu yılbaşı bölümünü bile vaktinde yetiştiremedim, affola.

Kütüphanesinden kaldırmayan varsa tutmaya devam etsin zira ikinci kitabı bu kitabın devamına ekleyeceğim.

Üstelik bu bölüm size bir sürprizim var! Umarım hoşunuza gider. :)

Keyifli okumalar dilerim... 💖

...

Yıl 1733

Gözlerini avuçlarından kaldırmaya cesaret edemedi, yıldızlara bakmak bile gelmedi içinden. İnat ya tüm güzel yıldızlar da bu geceye toplanmış... Kimi ışıl ışıl kimi kuyruklu.

Kendi yıldızı ise kim bilir nerelerde. Düşünüp düşünüp iç geçirdi.

Tanrı bu ya, kısacık mutluluğu çok görüp aşkını almış olabilir. Yaşadığından bihaber, ılık gözyaşlarını tutamadan salıncağın ipine yaslanarak dizlerini karnına çekti. Ağlamaktan gözleri, burnu ve dudakları kıpkırmızı oldu. Çenesi yarım saat kadar sonra titremeyi anca durdurdu. Yeni yıla girmelerine dakikalar kalmıştı, belli ki Ely gelmeyecek, daha çok ağladı. Başına bir şey gelmemiş olsaydı mutlaka bir yolunu bulup gelirdi ama bir aydır doğru dürüst mektup bile göndermemişti.

Amaris, Anais'in ağlayışına içli içli eşlik etti.

Sonra bir an, Anais'le senkronize biçimde duraksadı. Ruhu, ruhuna tanıdık birini yakınlarında hissetti. Heyecanla nefesini tuttu ve odaklanmaya çalıştı. "Ely?"

Fısıltısı buharlaşınca gözlerini kırpıştırdı. Ah şu hasret, bazen ne de yanıltıcı oluyor!

"Gelmeyecek Amaris. Boşuna bekleme." Amaris acıyla sızlandı. Dakika geçmeden bir el gözlerine kapandı. Bu kez nefesi öyle bir tekledi ki ciğerleri ölümü tattı. Kendine has kokusu, kocaman, sıcacık elleri... Tanımasa kendine ihanet etmiş olurdu. "Elroy..."

Çenesini kastı zira bunu yapmasa yeniden ağlayabilirdi. Saçlarının üzerine pamuk gibi bir öpücük kondu. "Yeni yılımız kutlu olsun Orkide'm..."

Anais tek kelime edemedi. En beklenmedik anda gelen mutluluk kadar korkunç bir duygu olamayacağına kanaat etti. Ne tek kelime edebiliyor ne nefes alabiliyor ama kalbi yerinde durmaktan aciz. Kendine biraz süre tanıdı, bu süreçte Elroy ellerini çekip karşısına geçti. Soğuktan buz tutmuş elini avuçları arasına alıp üzerine nazik bir öpücük kondurdu. "Nice beraber yıllara sevgilim..."

'Sevgilim' Elroy'un duymaya alışık olmadığı bir kelimeydi. İncecik bir elbiseyle bu havada dışarı çıkmış olmasına kızacakken aklı uçup gittiğinden, ışıl ışıl gözlerle simasına bakakaldı. "Sevgilim..." diye tekrarladı. Anais çekinmeden dizlerini indirip Elroy'a sarıldı. Elroy şok üstüne şok yaşamaktan bayılacak raddeye geldi. Yaklaşık beş saniye sonra aklı intikal etti de kollarını Anais'e sıkı sıkı sardı.

Bir müddet tek kelime etmeden beklediler. Sonunda Elroy, "Özür dilerim." dedi ama sesini öyle kısık tuttu ki sessizliğe zarar geldi demek hata olur. "Çok korktum... Ben senin, senin bir daha gelmeyeceğini düşündüm Ely." Gözünden akan birkaç damla Elroy'un boynunu ıslattı.

"Bizi ölüm bile zor ayırır, böylesi korkunç bir düşünceyi nasıl benimsersin?" Anais'in çenesi yine büzüştü. İçinin yanmaya başladığını hissetti. "Öldün sandım." Sesi öyle cılız çıktı ki Elroy o sesi hapsedip yok etmeyi diledi. Daha sıkı sarıp başını yumuşacık saçlarına bastırdı. Boğuk bir tonla tekrar, "Özür dilerim..." dedi.

Anais'in istediği özür değildi. "Bir daha olmaz değil mi?"

Elroy cevap veremedi. "Elroy?"

"Söz verirsem sözümde duramayabilirim Anais, benden bunun sözünü isteme." Artık ikisi de küçük çocuklar gibi ağlıyordu. "Seni savaşa göndermek çok zor."

Elroy Anais'i teskin etmeyi umarak saçlarını okşadı ama kendini teskin edecek bir şey bulamadı. Anais'i tanıyıncaya kadar savaşmaktan zevk alırdı. "Sensiz savaşmak çok zor."

Uzun soluklu sessizlik sürdü, sonunda ikili durulunca Elroy çok az geri çekildi. Anais suratını gizlemek için başını eğdi. Elroy çenesine nazikçe dokununca başını başka yöne çevirdi. "Bu halimi görme."

"Her halini görmek istiyorum." Anais duygu yoğunluğundan nefes alamadığını hissetti. Elroy Anais'in minik direnişini görmezden gelip başını, kırmaktan korkarcasına kendine çevirdi. Gözlerini gözlerinden ayırmadan saçlarını kulağının ardına sıkıştırdı. Eli keskin çenesindeyken başparmağını bembeyaz teninin aksine al al olmuş yanağında gezdirdi. İkisi de nefesini tuttu. Olacakları ikisi de fark etti ve ne direnmek istediler ne ne yapacaklarını kestirebildiler.

Sonunda Elroy usul usul bakışlarını indirdi. Ağlamaktan şişmiş, kızarmış dudaklarına çekinerek baktı. Haddini aştığını düşünüp bakışlarını kaldırdı. Bu kez Anais başını kaldırıp dudaklarına atıldı ama taş çatlasın iki milim kıpırdayıp duraksadı.

Elroy Anais'in de istediğini umarak daha da yanaştı, milimler kala ikisi de gözlerini yumdu. Elroy yakınlığa rağmen emin olmak isteyerek, "Anais?" diye fısıldadı. Anais biraz daha yanaşınca cevabını aldı.

Ay ışığının altında dudakları birbirine değdi. Bilmeseler de tam o an saat tam 00:00'ı vurdu.

Saatler saatleri buldu, Elroy ve Anais hiç bıkmadan, uzandıkları çimlerin üzerinde yıldızları yorumladılar. Sonunda Elroy Anais'in üzerindeki elbiseyi hatırlayınca söylenmeye başladı. "Üşüyorum ama huzurluyum."

Bu savunma Elroy'a yeterli gelmedi ve eve girdiler. Önce birer kahve içip sohbete kaldıkları yerden devam ettiler. Güneş doğmaya başlamışken, hava turuncumsu bir hal almışken birlikte Anais'in minik yatağına uzandılar. İkisi de minicik yatakta olmalarına rağmen daha önce bu kadar huzurlu, rahat bir uyku çekmediklerine eminlerdi.

Önce Elroy uyandı. Anais'in en masum halini gördüğünü varsaydı ve bıkmadan seyretti, bu esnada düşünmeden edemedi. Neredeyse iki yıldır âşıklar... Evlenmek için yeterli bir süre değil mi?

Dünkü öpücük, ikisinin de ilk öpücüğüydü. İlk kez o kadar yakınlaşmış, çok kez fırsatları olmasına rağmen ilk kez beraber uyumuşlardı. Şimdi bir anda evlilik teklifi etmesinin Anais'i korkutabileceğini bildiğinden diline kilit vurabilmeyi umdu.

Oysa bir aylık bekleyişin, özlemin ardından Anais'in en kabul edebileceği gündü. Farkında olmadan bu fırsatı kaçırdı.

Üç asır beklemeleri gerekeceğini bilse o gün bir saniye bile şüphe etmezdi.

...

Ben biraz duygulandım doğrusu... Rüyamda onları görmeyi umarak uyuyacağım. 🧙🏻‍♀️

Sevgiyle kalın. 💖

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 02 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GEÇMİŞİN RUHLARI: KAMELYAWhere stories live. Discover now