21| HEZMERAREDİTHEN

1.4K 130 179
                                    


Bölüm şarkısı: Trees of Eternity-Broken Mirror.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Annem hep hayat bir yoldan ibarettir derdi.
Her adımda yolun zorluğunu da görüyordunuz, yoldaşlarınızın gerçek yüzünü de. Bazen engebeli, bazen dümdüz, bazen bataklık ve bazen de tuzaklarla dolu olan bu yolda seçimler ve sonuçlardan başka hayatın bize sunduğu seçenekler sınırlıydı.

"Sana mükemmel bir gelecek vadetmiyorum," dedi Meredith bana dümdüz bir ifadeyle bakarken. "Sana pahalı bir hayat, itibar ve göz alıcı güzellikte bir şöhret sunduğum doğru ama tüm bunların gerisinde sana ölümü de sunuyorum ben. Hayır... Göz göre göre ölümü mü seçiyorsun?"

Yollar vardı; kimisinin yolunda bir çöp bile yokken kimisinin de yolu mayınlarla doluydu. Hayatta eşitlik olduğunu düşünen beyinler şüphesiz en aptal olanlarıydı. Kimsenin yolu aynı değildi. Zaman içerisinde birbirleriyle kesişen, karmakarışık bir labirentti yollar. Hayatımın bu dönemine kadar yürüdüğüm o yol bana hep sabretmeyi, gelecekten umutlu olmayı öğretmişti bana. Mükemmel bir yaşam, pahalı bir hayat veya beyaz atlı bir prens beklentisinde de değildim. Kim böyle bir beklentide yaşardı ki zaten? Yalnızca içindeki umudu tozpembeye biraz fazla boyayanlar mı? Oysa geleceğimin hiç de öyle olmayacağının çok çok eskiden biliyordum ben.

Yolumun üzerinde çok fazla engelle karşılaşmıştım; bazılarının yanından sessizce geçip gitmiş, bazılarının üzerinden atlamış ve bazılarının da üzerine basıp geçmiştim. Beni buraya, bu noktaya getiren hiçbir sebepten pişman olmamıştım. Ve tam şu anda, hayatımın belki de en büyük engeli olan büyük bir kayaya çarpmış, ne yanından geçebilmiş ne üzerinden atlayabilmiş ne de üzerine basıp gidebilmiştim. Bana mükemmel bir gelecek vadetmediğinin en başından beri farkındaydım zaten, onu yoluma çıktığından beri bir yük olarak taşıyordum; bazen aklımda, bazen sırtımda ve bazen de ona acıdığım için göğsümün içerisinde. Yolumun üzerine çıkan bütün engelleri aşarken onu aşamadığım için benden bir parçaymış gibi onu taşımaya karar vermiştim.

Sen bilmiyordun, Meredith.
Seni çoktan kabullendiğimi ve buna mecbur olduğumu asla bilmiyordun.

"Bak bana," dedim ona doğru bir adım atarak. Kollarımı kaldırdım. "Çürümek için yaşayan etten, her an kırılmaya meyilli bir iskeletten, uzun damar ağlarından, seçimler konusunda berbat olan bir kalpten ve yarım bir akıldan ibaretim. Şanslıysam, yetmişinde beyaz ve az saçlı, buruşuk bir kadın olarak öleceğim ama eğer şanssızsam belki de hemen şimdi, bir saniye sonra..." Kollarımı hafifçe indirirken başımı hafifçe eğdim ve üzerimdeki kana bulanmış olan paltoya baktım. "Bak," dedim kan lekesini işaret ederek Meredith'e. "Kendi kanımı üzerime giyinip geldim sana ben! Sence de ölümden bana böyle bahsetmen fazla komik değil mi? Senin yanında olmak zaten keskin bir bıçağın her daim boğazımda durmasıyla eşdeğer değil mi?"

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin