1| DOLUNAY

11.9K 541 192
                                    


Hep daha iyisine...

***
Bölüm şarkısı: Starset - Point Of No Return

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Şüphesiz ki bu iki yaratılan, cennet ve cehennemin gölgesiydi. Biz sadece onların arafta ölüm danslarını izledik.

Eğer beklemesem, bütün gece gözlerime uyku girmeyecek, varlığının orada olduğunu bilerek kendi kendime işkence çektirecektim.

O gece dolunaya çeyrek vardı.

Gökyüzü; üzerine parlak simler dökülmüş saten bir örtü gibi yukarıda gerilmiş dururken, iki tepenin arasında beliren büyük ve şehvetli ışık dolunaya aitti. Havanın soğuk olduğunu bilmeme rağmen penceremi ardına kadar açmış ve ince mermerin kenarına yerleşip dolunayın görüntüsünü izlemek için titremeyi göze almıştım. Bilmiyordum, dolunayda beni çeken bir şey var gibiydi. Her dolunayı, hapishaneden çıkmak için gün sayan bir mahkûmun umudunun çetelesini tutması gibi bekliyordum. Özlem ve hastalıklı bir ilgiyle...

Kötü olan her zaman ilgi çekicidir, derdi babam. Sonunu hatırlayamadığım, zihnimde kalan yarım yamalak bir cümleydi bu. Ondan miras kalan cümlelerden biriydi. Ancak dolunayın benim için nasıl bir kötülük taşıyacağı ise tam bir muammaydı. Aklıma babamın gelmesiyle istemsizce buruk bir tebessüm ettim.

Çocukluk gecelerimin çoğu, dedemin Ege'deki yazlığında, bahçedeki hanımeli ve zeytin ağaçlarının harmanlandığı insanın genzini yakan o kokuyla geçmişti. Dedemle ay ışığı eşliğindeki sohbetlerimiz, onun bana hayat hakkındaki nasihatleri, dedemin dedesinden miras kalan hikayeler, bazen daldan dala uçan bir kuşun kanat sesi, cırcır böceklerinin senfonisi, tenimde ince bir tabaka oluşturan yaz ayının nemi... Hepsi daha dün gibi aklımdaydı. O zamanlar ay gözüme daha büyük ve daha parlak görünür sanıyordum. Meğer ben çok küçükmüşüm. Hayatım büyüdükçe ay küçüldü, sorumluluklarım arttıkça ayın da parlaklığı umutlarım gibi azaldı.

Fakat ben yine de, saatlerce oturup ay ışığına bakmaktan kendimi alamıyordum. Bazen elimde bir defter ve kalem alarak, ara sıra deftere bir şeyler karalayarak veya kulağımda kulaklıkla daha önce hiç dinlemediğim şarkıları rastgele açarak geceler boyu ay ışığının altında kalırdım. Kendimi bir peri masalında düşünmezdim aslında. Ay ışığında kurt adamların çıkmayacağını veya yarasaların vampire dönüşüp hayatımı değiştirmeyeceğini idrak edeli çok uzun zaman oluyordu.

Ay daha da yükselip, göğü karış karış aşarak ışık saçmaya devam ederken; soğuk hava, tenimde hükümdârlığını kesin bir kararla ilan etmişti. Buz kesen bedenim, mükemmel bir protesto yöntemi olarak dudaklarımın titremesine neden oluyordu. Oturduğum pencere kenarından kayıp ayaklarımı yerle birleştirdiğimde, beynim üşüyen bedenime camı kapatmam için adeta yalvarıyordu. Camın pervazını tutup kapatmak için ittirdiğim sırada bir bakış dikkatimi çekti. Parlak, keskin, koyu bir bakıştı bu, oradaydı ve bana bakıyordu. Bir an olduğum yerde hareketsizce kalıp, dalların arasındaki karanlıkta parlayan bir çift siyah gözü incelerken kalp atışlarımın hızlandığını hissetmiştim.

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin