10| MENEKŞELER

3.9K 343 118
                                    


Bölüm şarkısı: Eurielle - Hate Me.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Bütün soğuklar karmaşık bir sıcaklığın koynuna düşüveriyordu.

Koşuyordu. Nereye gideceğini bilmeyerek, ibresini şaşırmış bir yelkovan gibi delirmişçesine koşuyordu.

Yağmur, bedenini sanki onun yeryüzünde yürüyen günahı oymuş gibi acı verici bir hızla kamçılarken nefes alışları hıçkırıklarına karışıyordu. Az önce öğrendiği gerçekle buz tutan bedeni, zihninin buyruğuyla hareketlenen düşüncelerine ayak uydurarak daha da hızlanıyor ve titreyerek geçtiği bu karanlık sokaklar ona acı gerçeği fısıldayıp duruyordu.

"Acı çekiyorum, kavruluyorum ve sanki birisi kalbimi canlı canlı göğüs kafesimin içerisinde sıkıyormuş gibi. Ama gerçek olamayacak kadar güzel. Kuşlar, Nera. Onları biliyorsun; avuçlarının arasında onları ne kadar sıkarsan o kadar çabuk ölürler ancak aynı zamanda ne kadar parmaklarını gevşek bırakırsan avuçlarından kaçması o kadar kolay olur onlar için. Anlıyorsun, değil mi? Birini sevmek de böyle bir şey. İkilem, zorluk ama tüm bu kaosun içerisinde bulunan hazinedir birini sevebilmek. Bir fırtına karşısında dimdik durabilmek nedir işte tam da bunun cevabıdır sevebilmek. Lütfen, Nera. Yalvarırım... Yalvarırım beni anla. Onu seviyorum."

Onu seviyorum.

Zihnindeki bütün kelimeler onun sözlerini yeniden fısıldarken evin kapısını açıp çoktan basamaklardan yukarıya tırmanmaya başlamıştı. Annesi neredeydi? Onunla konuşmalıydı.

Hayır. Asla onunla konuşmamalıydı.
Bu utancı onu gördüğü anda günahı işleyen sanki oymuş gibi boğazına sarılır ve nefessiz bırakırdı onu.

Karanlık evde her adımında daha da güçsüzleşiyordu, her adımında yüzündeki tere daha da bir karışıyordu göz yaşları.
Umursamıyordu. Kulaklarında bir plak gibi takılı kalan son sözleri çınlarken odasına girebilmişti. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Kendisinden merhamet dilenmişti. Kalbinde merhamet kırıntısı olmayan o adam, ondan merhamet ve bağışlanma dilemişti. Bunu nasıl yapardı? Bu ihanet sadece annesine değil kendisine de yapılmıştı... Bir günahı nasıl bu denli sevebilirdi?

Dışarıda savaş çığlıkları, kan ve göz yaşı vardı. Zaman, onun bulunmak istemeyeceği kadar can yakıcı ve üzerine ölüm kokusu sinmiş saniyelerle örülüydü. Bir süre odasının kapısında durup soluklandı. Işığı açmadı. Öylece durup ezbere bildiği evin sessizliğini dinledi. Kapının pervazına kafasını dayadı ve karanlık boşluğa umutsuzca baktı.
Biliyordu, hissediyordu.

Bu evde yalnız değildi.

Etraf şimşeğin çakmasıyla saniyenin üçte biri kadar kısa bir süreliğine aydınlanıp yerini karanlığa teslim ederken simsiyah gölgesi odasının tam ortasında durmuş ona bakıyordu.

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin