9| KOZA KANATLAR

4.7K 357 216
                                    


Bölüm Şarkısı: Metallica - Nothing Else Matter.

Teoman - Kupa Kızı Ve Sinek Valesi.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Bazı geç kalınmışlıklar görüyorum kendi içimde, bana yansıyan.

Avuçlarım, alev alev yanıyor ama güneşin yüzüme temas eden ışınları daha sıcak sanki. Dik bir yokuşu çıkıyor gibi; sancılı bir rüyanın tam ortasında gibi; geniş ve yemyeşil çimenli yazlığımızda babama koşarken göğsümün bir körük misali inip kalkması gibi nefes alışlarım, hızlı ve hararetli. Çıplak ayaklarımın altında turuncuya yakın, çok açık kahve, susuzluktan çatlamış bir toprak var ve her adımımda ayak tabanlarımı sızlamasına sebep olacak kadar kuru ve rüzgârsız bir hava...

Ensemden belime kadar uzanan koyu kahve saçlarım terden ıslanmış bedenime, beyaz elbisemin açıkta bıraktığı omuzlarıma ve enseme yapışmış. Ellerimde, kollarımda ve ayak bileklerimde sanki dikenli yollardan geçmişim gibi çizikler var ama şu an sadece önemsediğim tek şey biriymiş gibi.

Önemsediğim tek şey birini arıyor olduğum.

Sanki zamanın içerisinde bir yerlerde, belki de bir kum saatinin içerisinde üstte kalan ve düşmeyi bekleyip hiç düşemeyen o son kum tanesiymişim gibi.

Her şeyi hissediyorum; tenimde en ufak bir fırtınaya sebep olan o esintiyi bile. Bir gölge gibi; kendi bedenimin peşinden ilerliyorum sinsice. Bu nasıl mümkün olabilir diye sorgulamanın çok ötesindeyim, daha çok merak ettiğim tek şey neye bu kadar hevesle koşuyor olduğum.

Sonra bedenim bir anda aklına bir şey gelmiş gibi, duruyor. Duruyor ve hiç kıpırdamadan öylece tam karşıya bakıyor. Baktığı şey ya çok güzel ya da az sonra olacaklar onu tedirgin ettiğinden böyle hızlı atıyor kalbi, onu tanıyorum; kendimi biliyorum. Ellerini yumruk yapıyor çünkü bunu babasından öğrendi. Babası ne zaman bir şeye kızsa böyle yapardı, bunu düşününce babasıyla geçiremediği zamanların içindeki yaraları sızlattığını biliyordum. Durup kafamı eğdim ve baktığı şeyin ne olduğunu gördüm; uçsuz bucaksızmış gibi görünen, olabildiğince büyük ve göz kamaştırıcı altın sarısı bir buğday tarlası.

Yine mi bu rüya?

Bedenim önümde yeniden adımlamaya başladığında bu sefer adımları daha yavaş ve temkinli oluyor. Peşinden ağır adımlarla ilerlerken, buğday başaklarının arasına dalarken derin nefesler aldığını duyuyorum. Her adımında çıtırdayıp ayaklarının altında ezilen buğdaylar, ilerledikçe birbirine çarpıp hışırdayan buğday başaklarının seslerinden başka etrafta yankılanan ses yok. Sanki burada benden ve karşımdaki kendimden başka kimse yaşamıyor.

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin