2| DÜŞÜŞ

7.8K 495 207
                                    


Bölüm şarkıları: Vello Leaf - Whispers.
The Neighbourhood - Afraid.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

Bir ipte iki cambaz oynar mıydı?

Bana göre bu imkânsızdı ve atalarımıza göre de öyle olmalıydı ki; 'Bir ipte iki cambaz oynamaz.' demişlerdi. O zaman bulunduğum şu durumda neden o ipe adım atmak üzere olan ikinci bir cambaz gibi hissediyordum?

Bir süre ona baktım, kelimeleri kafamda dönüp dururken yüzü ifadesizdi ve zifiri bakışlarından anlam çıkarmak güçtü. Onu tanımıyordum, o bana fazlasıyla yabancıydı ve ben bu yabancıya ne kadar güvenebilirdim, bilemiyordum. Bana bir şey yapar mıydı? Bilmiyordum. Kafasından ne geçiyordu? Bilmiyordum. İyi biri mi, kötü biri mi? Kahretsin ki bunu da bilmiyordum.

"Merak etme," dedi sanki düşüncelerimi duyar gibi beni sakinleştirmek isteyen bir sesle. "Sana zarar vermem." Kaşlarım huzursuzlukla çatıldı. Zihnim ona güvenip güvenmeyeceğimi tartarken dudaklarımdan çıkan sözcüklerin benden bağımsız olması beni daha da çıldırtıyordu.

"Yok, ben burada kalıp, annemi beklerim." dedim bulunduğum yeri göstererek. Bana inanamıyormuşçasına bir bakış attı.

"Saçmalama," diye tısladığında bir adım gerileme isteği uyandı içimde ancak sırtımın duvara dayalı olduğunu hatırlayınca ona kaşlarımı çatarak bakmaktan başka bir tepki veremedim. "Burada soğuktan donmana izin verir miyim sanıyorsun?"

Kelimeleri, zihnimde buz tutan korkuyu bir anda çözerken yüz ifadem yumuşadı. "Üşümem ki ben," dedim ve ardından örme kazağımı işaret ettim. "Bu beni sıcak tutar." Sesim sandığımdan ince, küçük bir kız çocuğu gibi çıktığında içimdeki yüzümü buruşturma isteğini zar zor bastırdım. Bu ince kazağın kara kışa oranla çok güçsüz bir kalkan olduğunu biliyordum ancak başka çarem yok gibiydi. O eve sebebini bilmediğim bir huzursuzluktan ötürü girmek istemiyordum.

"Hadi ama!" dedi bu sefer ellerini iki yana açarak. Sonra çenesiyle üzerimdeki ince örgü hırkayı işaret ederek konuştu. "Bu ince şey mi seni sıcak tutacak?" Bakışlarım istemsizce üzerimdeki hırkaya kaydı. Haklıydı, hırka daha kendini ısıtamıyordu, beni nasıl soğuktan koruyabilirdi ki?

Gözlerimi ona çevirmeden yere bakarak bir süre durdum. "Peki," derken sesim pürüzlüydü. Başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Sadece iki saat," dedim ve durdum. "Zaten annem o zamana işten dönmüş olur."

Kafasını onaylarca salladı ve tıpkı asansörde yaptığı gibi kenara çekilip elini evinin kapısına doğru uzattarak bana yol verdi. Sessizce kedi gibi önünden ilerleyip eve adım attığımda kapıdan biraz uzaklaşarak onun da içeriye girmesini bekledim. İçeriye girip kapıyı ardından kapatırken onu izledim. Daha sonra hızla paltosunun düğmelerini açtı ve siyah paltosu omuzlarından geriye doğru düşerken boştaki eliyle poltoyu kavradı ve portmantonun askılığına astı. Gözleri yeniden beni bulduğunda durup onu izlediğimi sanmaması için bakışlarımı yan tarafımdaki duvara çevirdim ve kollarımı önümde birleştirdim.

SİYAHIN BİR HİSSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin