15/"Kokunu özledim."

1.6K 123 126
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

minsugaliya

***

Otelin lobisinden içeri adım attığında, bakışlarını hızlıca etrafında gezdirdi Selman. Dila'nın Ekrem denilen o sevimsiz zibidiyle ne işi olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu ama burnuna hiç iyi kokular gelmiyordu. Ekrem'i hiçbiri sevmezdi ama şimdiye kadar karşı karşıya gelmelerine neden olacak bir şey de yaşamamışlardı. Yine de Kemal'in bu kadar endişelendiği başka bir anı, en son ne zaman yaşadıklarını hatırlamıyordu. Dila'nın Ekrem'in yanına geldiğini öğrendiğinden beri telaştan kendini kaybetmiş gibi davranıyordu. Kemal'in neyden bu kadar korktuğunu bile bilmediğini fark ederek sıkıntıyla iç çekti. Gerçi Kemal hep böyleydi, tüm yükü bir başına sırtlanır, kimseye şikâyet etmez, kendi kendine sessizce dertlenirdi.

Onun doğruca asansörlere yöneldiğini fark ederek şaşkınca kaşlarını çatarken, köşedeki koltuklardan birinde oturan kadını görünce adımlarını durdurdu. Dila'nın Fransa'dan gelen arkadaşını, geçen gün kadın Kemal'i ziyarete geldiğinden uzaktan şöyle bir görmüştü. Şimdi burada olduğunu görünce, nedense içi biraz olsun ferahlamıştı. Dila'nın, Ekrem'le buluşmaya tek başına gelmemekle akıllılık ettiğini düşünerek gülümserken Kemal'e seslendi. Adamın, merakla kendisine çevirdiği bakışlarına cevaben kaşlarıyla Blanca'yı işaret etmekle yetindi. Kemal, kadının oturup tasasızca caddeden gelip geçenleri izlediğini fark ederek gözlerini devirmemek için kendini zor tutarken elini cebine attı. Ekrem Taşkın'ın şehirdeki tüm otellerinde daimi bir süitinin bulunması galiba ilk kez işine yarayacaktı.

Otelin daimi müşterilerine verdiği gümüş maskotu parmaklarının arasında çevirirken "Ben yukarı çıkıyorum," dedi hızlıca. Ardından, odasının bulunduğu katı ve oda numarasını söyledikten sonra "Blanca'yı sen getirirsin."

Selman, vereceği cevabı beklemeden hızlı adımlarla asansöre yürüyen adamın arkasından bakakalırken, kaşlarının şaşkınca çatılmasına engel olamadı. Kemal böyle tasasızca yukarı çıkabildiğine göre anlaşılan bu otelin devamlı müşterileri arasındaydı. Adam hakkında bilmediği daha kim bilir nelerin olduğunu düşünürken, sıkıntıyla iç çekti. Tüm bunların ne anlama geldiğiyle ilgili herhangi bir fikir yürütemiyordu. Sanki ortada yalnız Dila ile Kemal'in bildiği bir sır vardı ve geriye kalan herkes, olan bitenden habersiz bir şekilde onların peşinden savrulup duruyordu. Bu düşünce canının sıkılmasına neden olurken, derin bir nefesle omuzlarını geriye iterek duruşunu dikleştirdi. Ali Kemal Barut, onun için kardeşten öteydi ve can dostu için her türlü tehlikeye gözünü bile kırpmadan atılırdı.

Blanca'nın olduğu tarafa doğru hızlı adımlarla yürüyerek sesini duyurabileceği kadar yaklaştığına kanaat getirdiğinde "Bonjour," diye seslendi. *Merhaba.

MilatWhere stories live. Discover now