22/"Gidelim mi buradan?"

723 58 20
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Burcu2811

***

Melike'yi ilk kez gördüğü gün, daha dün gibi hatırındaydı. Hastaneden çıkardıktan sonra Saim Kırcalı onu alıp bir mağazaya götürmüş, yeni giysiler almış, sonra kendi berberine götürmüş, saçlarını kestirmişti. Berber, tutamları adeta düğüm olarak birbirine karışan saçlarını açmak için didindikçe utanmış, bu nedenle de başını bir kez bile yerden kaldırmamıştı. Uzayıp giden dakikalar boyunca büyük bir itina ve sabırla işini yapmaya devam eden orta yaşlı berber son makas darbesinden sonra yüzüne oldukça yakışan bir şekille kestiği saçlarını, bu sefer hiç zorlanmadan usulca taramış, önlüğü üzerinden çıkarıp bir adım geri çekilmişti. Aynadan yansıyan görüntüye önce çekinerek kaçamak bir bakış atmıştı.

Sokakta polislere yakalandığı zaman, o yaşlarda aklının almakta hep zorlandığı bir sürü prosedürden sonra kendini hep yetiştirme yurdunda bulurdu. Yaşça kendinden küçük çocuklara zorbalık yapan başka çocuklar nedeniyle oraya gitmekten hoşlandığı söylenemezdi ama oraya dair sevdiği birkaç şey de yok değildi. Evvela karnını doğru düzgün doyurabildiği, sonra da adamakıllı temizlenebildiği için oradan bütünüyle nefret ettiği söylenemezdi. Eğer saçları fazla uzadıysa, saçlarını da keserlerdi ama saçları asla o gün, o berber dükkânının aynasından gördüğü gibi görünmemişti. Genelde sıfır numaraya vurulan saçları, düzgünce traş edilmediğinden olsa gerek hep yama yama dururdu. O nedenle berber dükkânının aynasından kendine attığı kaçamak bakış, dudaklarının şaşkınca aralanmasına neden olmuştu.

Aynadaki çocuğun gerçekten kendisi olduğuna inanmakta zorluk çekmişti. Demek normalde, yani eli yüzü yıkanıp saçları tarandığında böyle görünüyordu. Başını çevirip önce berbere bakmış, sonra da gördüklerinin gerçek olup olmadığına dair bir işaret bulma umuduyla Saim Kırcalı'ya bakmıştı. Adam bir şey söylemeden gülümsemiş, sonra da elini uzatıp saçlarını uzun ve şefkatli bir biçimde okşamıştı. Sonra da onu alıp evine götürmüştü. Ali Kemal yol boyunca, gördüğü her şeyi büyük bir heyecanla izlemişti. Yolun sonunda, o zamanlar Ali Kemal'e devasa görünen bahçe kapısından girmişler, sol dönerek park eden arabadan inmişler, eve doğru uzanan taş döşeli yolda yürümeye başlamışlardı. Daha doğrusu Ali Kemal yeni alınan ayakkabılarına bakmaktan vazgeçmediği için yürürken sürekli durmuş, takılmış, etrafını hayranlıkla izlemekten bir türlü ilerleyememişti. Saim Kırcalı da çocuğun hevesini kırmaktan korkarak adımlarını ona uydurmuştu.

Sonra bir an gelip de Ali Kemal başını kaldırmış, uzaktan adeta süzülerek tüm ışıltısıyla kendilerine doğru gelen küçük kızı fark etmişti. Üzerinde beyaz bir elbise vardı, uzun sarı saçları arkadan tutturulmuştu. Melike'nin her adımında saçlarının uçuşarak dalgalandığını hatırlıyordu. Karşı karşıya geldikleri an, düşündükleri dudaklarında buruk bir gülüşün belirmesine neden olurken sessizce nefes aldı. Kızın bembeyaz tenini fark ederek çocukça bir hayranlıkla dudaklarını aralamıştı. Oyuncak dükkânlarının vitrinlerinde gördüğü bebekleri hatırlarken, bu kızın onlardan bile daha güzel olduğuna karar vermişti. Ali Kemal daha önce hiç bu kadar aydınlık bir şey görmediğini düşünürken, kızın kocaman mavi gözlerine bakarak usulca yutkunmuştu. O sırada Saim Kırcalı, Melike'nin kızı olduğuna dair bir şeyler söylemiş, kızı elinden tutup eve doğru yürümeye başlamıştı.

MilatWhere stories live. Discover now