hayat senin bir nefesin.

859 64 39
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

dmrrmelike

***

Selman'ın nerede kaldığını düşünürken, saatine eğdiği bakışlarını kaldırarak sıkıntıyla şoför koltuğuna çevirdi. Aynı anda, arabanın aniden aralanan kapısından içeri giren Melike'nin direksiyon koltuğuna yerleşerek kontağa uzandığını fark ettiğinde, hızlıca kaşlarını çattı. "Melike, ne yapıyorsun burada?" Melike bir cevap vermek yerine, adamın şaşkınlığından faydalanarak hızla arabayı çalıştırdı. Ali Kemal, altındaki arabanın hareketlendiğini fark ederek koltuğunda huzursuzca dikilirken, elini direksiyona doğru uzatmaktan kendini alamadı. "Melike dur, nereye?"

Kız yine bir cevap vermeyince, artık arkalarında kalan bahçeye doğru bakmak için hızla başını çevirdi. Onu dakikalarca bekleten arkadaşının hangi cehennemde olduğunu anlamak istercesine, bir an için şaşkın bakışları öylece arkalarında bıraktıkları yolun üzerinde kaldı. Günlerdir Melike'den uzak durmaya çalışırken, ona nasıl böyle yakalandığını anlamaya çalışarak kaşlarını çattı. Kıza hayır demenin ne kadar zor olduğunu biliyordu ama bu, yine de Melike'ye karşı koyamadığı için Selman'a kızmasına engel olmayacaktı. Adama yapacaklarını düşünürken, dişlerini birbirine bastırarak öfkeyle gülümsedi; elinden öyle kolayca kurtulacağını düşünüyorsa, Selman bu defa çok fena yanılıyordu.

Toprak yolu geçip de asfalta çıktıklarında, artık arkada bıraktıkları yolu izlemenin de bir anlamı kalmadığını düşünerek usulca önüne döndü. Kızın, arabayı fazlasıyla hızlı sürdüğünü fark ettiğinde, camın üstündeki kola tutunarak telaşla uyardı. "Melike, yavaş." Arabanın bir an bile yavaşlamadığını hissederek kaşlarını çatarken korkuyla gözlerini kapatıp açtı. Kızın neyden kaçmaya çalıştığını bile anlamıyordu. Arabadaydı işte, sesini bile çıkarmadan öylece yanında oturuyordu. Oysa Melike'nin gölgesini uzaktan bile olsa izlemesi yasaktı. İçinden kendini düzeltti; yasaklanmıştı. Sinan, ikisinin birbirini sevdiğini öğrenince öfkeden deliye dönmüş, Ali Kemal'le sıkı bir kavgaya tutuşmuştu. Ali Kemal, Sinan'ın bütün çabasına rağmen, onun kışkırtmalarına aldırış etmeden öylece, arkadaşının hırsını almasını beklemişti.

Elini kaldırıp Sinan'a bir kez bile karşılık vermemiş, haliyle de epey kötü bir şekilde dövülmüştü.

Aklından geçen düşünceler canının sıkılmasına neden olurken, Melike'nin onu umursamadan araba sürmeye devam etmesi üzerine sesini yükselterek "Melike," diye tekrarladı. "Melike, kime diyorum?"

Melike'nin, omzunun üzerinden ona ilgisiz bir bakış atarak dikkatini yeniden yola verdiğini fark edince, daha fazla uyarmanın gereksiz olduğunu düşündü. Gürültüyle nefes alırken, emniyet kemerini takarak koltuğunda huzursuzca kıpırdandı. Düşünceleri tüm uğursuzluğuyla yeniden beynine üşüşürken, nefes almaya çalışarak emniyet kemerini çekiştirdi. Tüm o yaptıklarından sonra Saim Kırcalı Sinan'ı affetsin diye çok uğraşmıştı. Yaşlı adama günlerce dil dökmüş, Sinan'la onun arasında mekik dokumuştu. Nasuh'un, yanlış yaptığına dair tüm uyarılarını kulak arkası etmişti ama şimdi durup düşününce, adamın haklı olma ihtimali gözüne o kadar gerçek görünüyordu ki canı sıkılıyordu. Sinan'ın, kendini babasına ispat etmeye çalışırken yanlış işlere bulaşmasından korkmuştu ama bunun için çok geç kaldığını acıyla fark ediyordu.

MilatWhere stories live. Discover now