saçlarının sesine ne zaman demirlerim?

881 78 25
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

_omega3_


***

Ali Kemal, Nasuh'tan tarafa kaçamak bir bakış atarak oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Nasuh, öfkeli sessizliğiyle adamı yeterince kıvrandırdığına kanaat etmiş olacak ki kaşlarını ciddiyetle havalandırarak "Yanlış yapıyorsun, Ali Kemal," diye uyardı sonunda.

Ali Kemal, Nasuh'un neyden bahsettiğini biliyordu. Cevap vermek yerine bakışlarını sessizce yere indirmekle yetindi. Saim Kırcalı, Sinan'ı evden kovduğundan beri adamın nerde yatıp kalktığı bile belli değildi. Üstelik Kemal, Sinan'ın oldukça tehlikeli arkadaşlıklar kurmaya başladığını fark etmişti. Ekrem Taşkın, bunlardan sadece bir tanesiydi. Eğer Saim Kırcalı'nın bir şekilde oğlunu affetmesini sağlayamazsa Sinan serseri mayın gibi etrafta savrulmaya devam edecekti. Ali Kemal, kardeşi gibi sevdiği adamın göz göre göre heba olup gitmesine göz yumacak değildi. Bu nedenle, Saim Kırcalı'ya gidip Sinan'ın ne kadar pişman olduğundan bahsetmiş, eğer eve dönerse gözünü bir an olsun üzerinden ayırmayacağına söz vermişti. Yeter ki Saim Kıralı bir büyüklük yapıp artık oğlunu affetsindi...

İşte Nasuh yanlış yaptığını söylerken, Ali Kemal'in Saim Kırcalı'ya verdiği sözden bahsediyordu.

İşin açığı, Sinan'ı zapt edebileceğinden Ali Kemal de emin değildi ama adama kıyamamıştı. Üstelik adam, arkadaşının geri dönülemez işlere bulaşmasından da o kadar çok korkuyordu ki sonunda korkusu galip gelmiş, geriye kalan her şeyi göz ardı etmesine neden olmuştu. Geç kalmamış olmayı ümit ediyordu çünkü eğer geç kalmışsa Saim Kırcalı'ya verdiği sözü canı pahasına da olsa tutması gerekecekti. Ali Kemal, bir tek için Sinan için değil, Saim Kırcalı için de bir an bile tereddüt etmeden canından vazgeçerdi. Aynı şeyi tüm sevdikleri için yapardı. Ali Kemal sokaklarda büyümüştü, canının kıymetini bilmezdi ve belki de bu nedenle böyle kolayca vazgeçebildiği ilk şey, hep kendi canı oluyordu.

Oysa Melike duysa, bunun için ona ne kadar kızardı, kim bilir.

Kız aklına gelince, usulca gülümseyerek gözlerini kapattı. Sinan hakkında yaptıklarının en doğrusu olduğuna bir kez daha ikna olurken kirpiklerini aralayarak Nasuh'a baktı. Belli etmese de Melike, ağabeyinin durumuna epeyce üzülüyordu. Her şey bir kenara, sırf kızın yüzünü güldürmek için bile kendini feda edebilirdi Ali Kemal. Melike için kendinden bu denli vazgeçmişliği kayıtsızca omuzlarını kaldırmasına neden olurken "Artık sevabı, günahı benim boynuma, Çavuş," diye cevap verdi.

"Barut bak," derken, ters bir şey söylememek için kendini tutmaya çalışarak sabırsızca gözlerini kapatıp açtı Nasuh. Dudağını çiğnemeye devam ettiğinin farkında değildi. Harfleri dişlerinin arasında çevirir gibi tıslayarak "Sinan patlamaya hazır bomba gibi," dedi. Aslında söylemek istediği çok şey vardı ama hem Ali Kemal'i kırmak istemiyordu hem de Saim Kırcalı'nın hatırı vardı. "Yazık olur oğlum sana."

MilatWhere stories live. Discover now