8/"Benden vazgeçtin."

4K 257 265
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

evedallas

***

Melike, kapalı perdelerin aralığından gözüne vuran gün ışığından rahatsız olarak acıyan gözlerini usulca kırpıştırdı. Kirpikleri kuru, kavruk, kara dikenler gibi göz kapaklarına batarak adeta canına okuyordu. Bütün gece uyumamış, gözünü bir an olsun yummamıştı. Gece boyunca pencerenin önündeki bu koltukta oturmuş, gözlerini boşluğa dikerek öylece beklemişti. Aklı, düşüncelerini toparlamasına yetecek kadar başında değildi. Sanki aşkın, acının, özlemin hatta kendi gövdesinin, ruhunun, benliğinin bile ötesine geçmiş, geriye sadece boşluk kalmıştı.

Elini yanağına yaslayarak sessizce iç çekti.

Duyguları ve düşünceleri karmakarışıktı. Kemal'le, onun arabasında yaşananlardan sonra nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu. Hiç hakkı olmamasına rağmen adama kızmaktan kendini alamıyordu. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri tüm o zaman boyunca, içten içe Kemal'in onu bekliyor olmasını umduğunu kendine itiraf etmekten de yorulmaya başlamıştı. Artık bu duyguyla başa çıkmakta zorlanıyordu, hangi şartlarla ve ne şekilde ayrıldıklarının farkındaydı ama Kemal tarafından ihanete uğramış gibi hissediyordu. Adamın, bir an için bile olsa onu unutmuş olmasını kabullenemiyordu. Başka bir kadına nasıl dokunabilmişti, hiç mi sızlamamıştı içi?

Bir an durup aklına onu getirip getirmediğini düşünürken acıyla gülümsedi.

Çünkü gerçekten o, bir tek an Kemal'i aklından çıkarmamıştı. İstemediğinden değil, bunu yapacak kabiliyete sahip olmadığından... Adama duyduğu aşkın, içindeki özlem ile birleşerek onun için katlanılması güç hale geldiği anlarda Kemal'den vazgeçmeyi delice istediği olmuştu; tüm kalbiyle bunun için dua ettiği de. Çünkü Melike her seferinde, daha bunu dilediği an pişman olarak şiddetle ağlamaya başlar, sonrasında ise ağlayarak uyuyakalırdı. Yaratılışı, Kemal'i unutmaya ya da ondan vazgeçmeye dair bilgiden yoksun bırakılmıştı; tüm bilgisi adamı sevmekten ibaretti, geri kalan her şeye ise sanki kara cahildi.

Bununla övünüyor değildi ama ayrı geçirdikleri yedi yıl boyunca, onunla da ilgilenenler olmuştu; karşısına, aklı başında hiçbir kadının reddetmeyeceği erkekler çıkmıştı ama Melike dönüp birine bile bakmamıştı. Peki, ne için? Onu bekleme cesaretini dahi gösteremeyen bir adam için. Böyle düşünerek Kemal'e haksızlık ettiğinin farkındaydı ama ona öyle öfkeliydi ve o kadar kırılmıştı ki bunu umursayacak durumda değildi. Adamın başka bir kadına dokunduğunu düşündükçe delirecek gibi oluyordu. Onun, Kemal'in değil gözlerinin içine bakmak, gölgesinin değdiği yere dokunabilmeye dahi delicesine ihtiyaç duyarak uykusuz kaldığı, belki ağladığı gecelerde adam, o kadının koynundaydı yani, öyle mi?

Birden, kalbine bir bıçak saplanmış gibi acıyla nefesinin kesildiğini hissederek oturduğu yerde iki büklüm oldu. Kendi nefesinde boğuluyormuş gibi hissederken, sesli bir şekilde nefes almaya çalıştı. Sanki her nefesinde göğsü biraz daha sıkışıyordu. Şiddetle yükselip alçalan göğüs kafesinde keskin bir acı hissederken gözlerini kapatarak elini can çekişircesine göğsüne bastırdı. Bunu ona yapmaya kimin, ne hakkı vardı? Gözünden kayıp giden bir damla yaşın yanağı boyunca aktığını fark ederek sessiz bir hıçkırıkla dudaklarını birbirine bastırdı. Babasının, kendi çatısı altında Kemal için ağlamasına müsaade etmeyeceğine emindi; bu nedenle derin bir nefes alarak toparlanmaya çalıştı.

MilatWhere stories live. Discover now