11.Bölüm 'Yardım'

14.7K 914 413
                                    

Hoş geldiniz vote verdiyseniz başlayalım.

Günün sözü: Hayat çatlak bardaktaki suya benzer, içsen de tükenir içmesen de bu yüzden hayattan tat almaya bak. Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da

Bölüm müziği: Beyaz skandalım

'Yardım'

Başlıyoruz.

---

Kafanın içinde ki ses seni çok rahatsız ederdi. Boynuna iğne batıyor gibi hissettirirken, kafanı duvardan duvara duvara vurma hissi uyandırıyordu.

Hele ki bu ses kafanın içinde değil de yanından gelen bir sesse bir kurşunla hayatına son vermek istiyordun.

Elimde ki çatalla, tabakta ki patatesle oynuyordum. Ne yemek yiyesim ne de bir şey yapasım vardı. İlacın etkisi her ne kadar geçiyor gibi olsa da canımı yakıyordu.

Akşam olmuş, hava kararmıştı. Arisle birlikte akşam yemeği için sofradaydık. Aris önünde ki tabletiyle ilgilenirken ben de düşünüyordum. Bugün hiçbir şey yapmamıştık.

Aris bana kahvaltıdan sonra yüzmek için teklif sunmuştu. Yüzmeyi sevmediğimi söylediğimde bana sevdireceğini söyleyip, ortadan kaybolmuştu. Ben de hastaneyi gezip, yemek yapılan yerleri ve işime yarayacak bir yerin olup olmadığına bakmıştım.

Yemek işi bir şekilde halledilebilirdi fakat telefon işi çok riskliydi.

Ne yapacağımı düşünürken aklıma gelen şeyle durdum. Kafamı heyecanla Arise çevirdiğimde bakışlarını tabletten almış önümde oynadığım patatese bakıyordu.

Çatalı korkuyla bıraktığımda kendine gelmiş gibi gülümsedi. ''Eğer yemek istemiyorsan istediğin bir şeyi ayarlayabilirim Belçim.'' Eğer o iğneyi kendime yapmış olmasaydım Arisin bu samimiyetine inanabilirdim. 

Şimdi hiç samimi gelmiyorsun Aris.

Hislerimi yüzüme yansıtmayarak gülümsememi büyüttüm. ''Aris geceleri çok sıkılıyorum telefonla oyun oynayabilir miyim?'' sesimi oldukça masum çıkartıp, öyle gözükmeye çalışmıştım. 

Aris sorgusuz sualsiz cebinden telefonu çıkartıp, önüme bıraktı. Saçlarımı hafif bir şekilde karıştırır gibi yapıp, yerine geri çekildi.

''Tabii ki ufaklık. İstediğin gibi kullanabilirsin.'' Telefonu fikrinden caymaması için hızlıca elime aldım. Masadan hızlıca kalkıp;

''Ben gidebilir miyim?'' diye sordum. Eliyle kapıyı gösterip;

''Sormana gerek bile yok. İstediğin gibi takıl ufaklık.'' dedi. Hızlıca çıkış kapısına yöneldim. Yemeği hastanenin en alt katında yiyorduk.

Zaten aşağıda olan asansöre baktım. Onu hızlıca kendi odamın bulunduğu kata yollayıp, etrafıma baktım.

Kimsenin olmadığına kanaat getirince hızlıca yemeklerin yapıldığı yere gittim.

Mutfak tarzı yere geldiğim de etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilip, dolaba gittim ilk önce orada bulunan kartona on tane şişe su koydum.

Bob'un burada hiç görmediğim birkaç çalışan için yaptığı sandviçlerden de 10 tane alıp, kartona attım.

Elimde ki telefonu da kutuya atıp, zar zor da olsa kucağıma aldım.

Mutfak gibi olan yerden çıkarken etrafıma bakmayı da ihmal etmiyordum. Asansörün yanına geldiğim zaman onu çağırıp, beklemeye başladım.

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now