22.Bölüm ''Ölüm''

11.3K 742 230
                                    

Hoş geldiniz :)

Günün sözü: Güzel yalandı, inandım.

Bölüm müziği: AQTAII - herkesim

Başlıyoruz.

---

Gök gürlüyor, yağmur taneleri düşüyordu. Çamura bulanmış bir şekilde oturan Aris elindeki küreği yana fırlatıp, dudaklarının arasındaki sigarayı aldı.

Kafasını hafifçe yukarı kaldırarak nefesini yukarı verdi.  Duman etrafa yayılırken Aris yanında kefene sarılmış bir şekilde duran bedene baktı.

Cansız mankene...

Aris yağan yağmuru umursamadan bomboş gözlerle bakıyordu. Ondan Belçim'i saklamaya mı çalışmışlardı? 

Aris bu düşünceyle sinirlendi. Elindeki sigarası bitene kadar boş mezarın toprağına yaslandı. Kararmış hava ona ürperti değil de ona haz veriyordu. 

Aris sigarası bitince yalpalayarak ayağa kalktı. Elindeki izmariti boş mezara atıp, cansız mankene yöneldi.

Üstündeki kefeni dikkatli bir şekilde çıkartıp, katladı.

O kefeni sahibinin üzerinde kullanacaktı. 

Aris ağır adımlarla mezarın arkasında bulunan arabasına adımladı. Bir an gerçekten o çocuğun öldüğünü sanmıştı.

O kıza kötü bir şey yapmamıştı neden onu ondan saklıyorlardı?

Arisin aklında sadece bu soru dönüp, duruyordu. Hiçbir şey yapmamıştı ona göre.

Aris yüzünü buruşturarak üstündeki kiri önemsemeden arabasına bindi. Elindeki kefeni yan koltuğa atıp,  arabasını çalıştırdı. Gidip görmesi gereken bir kız vardı.

---

Toygar odada çalan müziğe hafif bir şekilde ritim tutarken artık ağlamaktan gözünde yaş kalmamış kıza baktı.

Yüsra çok iyi bir arkadaştı fakat hemcinsini düşünmeden yaptığı hareket değil de Toygarı düşünmeden, onun emrini yerine getirmeden, Toygarın o küçük kızını düşünmeden yaptığı hareket can sıkıcıydı. 

Toygar canının sıkılmasını sevmezdi. Canını sıkanın canını sıkar, canını yakanın canını yakar, canından parçasının gözünden yaş düşürenin canını alırdı. 

''Yüsra, Yüsra, Yüsra...'' Toygar birkaç kez ayıplar gibi ses çıkardı.

''Nerede o topukluları üzerinde acımadan küçük çocukları katleden Yüsra? Bu dağılmış görüntü sana hiç yakışmadı haberin olsun.'' Toygar'ın dediği şeyle Yüsra ayağa kalkmaya çalıştı fakat başaramadı.

''Sen çok adi bir insansın Toygar!'' Yüsra'nın bağırarak söylediği şeyle üzülmüş gibi yüzünü buruşturdu Toygar.

''Neden öyle diyorsun? Sen değil miydin o çocuklar büyüyünce sırf senden intikam almasın diye öldüren?'' Toygar artık bu durumdan sıkılmış gibi kaşlarını çattı.

''Daha fazla sana katlanamayacağım kızıma yaptığın son noktaydı. Orada başına kötü şeyler gelebilirdi, canı yanabilirdi. Sen de biliyorsun Yüsra canımı kimse yakamaz.'' ve boş, depomsu odada bir silah sesi duyuldu.

Boş bir kine daha canı yanan biri vardı bu odada, bir caniliğe daha şahit olmuş dört duvar yine sessiz kaldı. Üstüne damlayan kam damlalarının kuruması için bekleyen duvarlar kaldı o odada geriye.

---- 

Belçim dışarıda yağan yağmur sanki kötü bir şeyin habercisiymiş gibi hissettirdiği için Toygarı'ın ona verdiği odada video izliyordu.

Toygar ona iyi gelmişti. Onunla ilgileniyor, onu düşünüyordu. Belki hayatında ilk defa ona birisi değer veriyordu.

Belçim bu yaşadıklarından sonra eskisinden daha sessizdi. Toygardan başka kimseyle konuşmuyor, yüzüne bakmıyordu. Zaten çekingen ve sessiz olan yapısı daha da kötü hale gelmişti. 

Sessiz sakin bir şekilde videosunu izlerken dışarıdan esen rüzgarla açık olan penceresi duvara sert bir şekilde çarpmıştı. 

Kırılan camla Belçim irkilip, korkuyla yataktan kalktı. 

Buna sebep olan şeyin rüzgar olduğunu anlayınca korkusu hafifçe dindi hızlıca ayağa kalkıp, cama adımladı. 

Kırılan parçalara bakıp, Toygarı çağıracaktı fakat gözüne giren kırmızı ışıkla rahatsız oldu. Elinin tekinini kendine siper edince bu sefer diğer, açıkta kalan gözüyle üstüne inen kırmızı ışığı gördü. 

Nokta şeklindeki kırmızı ışık onu rahatsız ederken aklına gelen şeyle gözleri büyüdü, kaynayan korkusuyla gözlerini hızlıca etrafında çevirdi. 

Etrafta dolanan korumalar camın sesini duymamış gibi dolanıyorlardı.

Belçim hızlıca etrafını taramaya devam etti. 

Birkaç dakika sonra dışarıda esen rüzgarın havalandırdığı ağaç yapraklarının arasında birini gördü. Elindeki dürbünlü silahlı ona uzatmış, hafif tebessüm ettiği belli olan Arisi görmesiyle duraksadı.

Korkuyla birkaç adım geri gidecekti fakat Aris gülümseyerek ona el salladı.

Gelmişti, yine gelmişti işte! 

Belçim korkuyla duvarın yanına geçecekti fakat o sırada açılan kapı sesiyle hızlıca arkasını döndü. Bir an Toygarın geldiğini düşünüp, kurtulduğunu sanmıştı.

Öleceğine emin olan insanların hep bir umudu vardı zaten.

Yaşayacağına dair hep bir umudu vardı. 

Belçim arkasını döndüğünde tanımadığı bir adam elinde silahla ona bakıyordu. 

Nereye düşmüştü böyle? Neden tanımadığı herkes ona düşman kesilmişti.

''Belçim hanım, Can Bey sizi buradan çıkaramayacağının bilincinde daha fazla acı çekmemeniz için sizi öldürmemi istedi.'' Adamın dediği şeyle gözleri büyüdü Belçimin.

Sadece bir tane can tanıyordu o da arkadaşıydı ki böyle şeylerle işi olmazdı. O yüzden onu aklına dahi getirmedi.

Belçim korkuyla yutkundu ne saçma bir şeydi bu? 

Belçim geri geri adımlarken o sıra bedenindeki acıyla bir silah sesi duyuldu. Acıyla yüzünü buruştururken duyulan silah sesiyle gözlerini sımsıkı yumdu.

Bir başlangıç hikayesi olamayacaktı, bir bitişe imza atamayacaktı. 

Bu olaylar onla başlamamıştı ki onla bitsindi. 

Bölüm sonu.

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now