15.Bölüm "Arayış"

13.2K 945 201
                                    

Hoş geldiniz.

Şimdi sürekli okuyup, vote vermeyen okuyucu 1. Bölüme gidip vote vere vere gelirse sevinirim.

Günün sözü: Yağmuru beklemek kadar zordu onu beklemek.

Bölüm müziği: Heijan hokkabazlar

Vote verdiyseniz okumaya geçelim.

'Arayış'

~~~

İLAHİ BAKIŞ AÇISI

Bir kuşku düştümü insanın içine kurtulması imkansız gibi bir şeydi.

Belçimin içine o kuşku çoktan düşmüştü. Nereden bileceğin, kime inanacağını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyordu.

En çok bilinmezlik korkutuyordu onu.

Kim haklıydı, kime yardım edecekti?

Herkes ona o kadar mantıklı ve doğru şeyler söylüyordu ki!

Zaten ne önemi kalmıştı?

O hastalar gitmişti, Arisle tek kalmıştı. Bundan sonrası ne olurdu bilmiyordu.

Aris ona hiçbir şey anlatmamıştı.

Öte yandan sığınakta ki odasında, masaya yığmış olduğu bir sürü kağıtla bir şeyler arıyan Toygar vardı.

Önünde ki kağıtlarda Arisin son on yılda aldığı ve ya üstüne geçirilen yerlerin verisi duruyordu. O çocuğu o adamın eline bırakmak istemiyordu.

Gecesini gündüzünü bu olayla bitirip, o çocuğu bulmak istiyordu. Aris Basteni biraz olsun tanıyorsa ona acımadan bütün işkenceyi yapardı.

O küçük kız ne ruhsal ne de bedensel acıyı kaldırmazdı daha fazla. Bunu gözlerinde görmüştü. Toygar sinirle her şeyi didik didik ediyordu. 

İlla bir yerden açık verecekti ki öyle olmuştu.

Eline aldığı kağıdın tarihine baktı 26.03.2003 Arisin babası, Leo Basten anlaşma sonucu kaybeden tarafın mal varlığına el koymuştu. Bunun yanında küçük bir arazi adası gözüküyordu.

Elinde sadece iki ada olan adam bunu oğluna devretmişti. Dosya o  kadar eskiydi ki bizzat aransa bulunamazdı. Eline aldığı kağıdı daha yakından incelemek istese de silik silik yazılar yüzünden yapamıyordu.

Sinirle sakallarını sıvazladı. Kaç gündür uykusuzdu bilmiyordu ama gözleri kıpkırmızıydı. Aklına gelen şeyle duraksadı. Hemen telefonunu eline gelip, mesajlar kısmına girdi. Mitten tanıdık arkadaşı olan Egeye kağıdın resmini çekip attı.

Onlar eğitimini görüyordu ve emindi ki bu yazıyı okuması onun dakikasını almayacaktı. Resmi attıktan sonra altına bir not düştü;

'Kardeşim lütfen bu kağıtta yazan her şeyi, en ince ayrıntısına kadar bana iletir misin? Şimdiden teşekkürler eski dostum.'

Mesajını gönderip, telefondan çıktı Toygar.

Kağıtları bir araya seri bir şekilde toplamaya başladı. Öylece ortada bırakamazdı o kağıtları ya. Kağıtları topladıktan sonra sığınakta bulunan su şişelerinin arasına yerleştirdi. Su şişelerinin kapağını kendinin alabileceği şekilde ayarladı.

Eğer ola ki biri bu odaya girip, kağıtları almaya kalkarsa yaptığı yanlış hamlede su şişelerinin kapakları açılıp, kağıtları ıslatırdı.

Böylece işlerine yaramazdı.

Toygar işlerini halledip, sığınaktan çıktı. Şimdi daha önemli bir işi vardı. Hızlıca bir üst kata çıktı. Üst kat dendiğine de bakmayın.

Yer altına yapılmış, üç katlı bir yerdi. Dışarıdan bakan sadece su deposu girişi gibi görebilirdi ki oraya da sadece küçük çocuklar girebilir kadar büyüklük yaptırmıştı. O yüzden ne gelen vardı ne giden.

Ağır adımlarla fakat hızlıca üst kata çıktı Toygar.

Sesler boş depoda yankı yapıyordu. Etrafa yansıyan ışık ve mırıltılarla gülümsedi. Herkese kolay ölüm vardı fakat Yüsraya yoktu!

Toygar Yüsranın oturduğu sandalyenin arkasında ki sandalyeye sakin ve sessiz bir şekilde yerleşti.

Yüsranın yansıyan projeksiyondan izlediği şeye kilitledi gözlerini. Mutlu bir şekilde kahvaltı yapan bir aile vardı. Gülümseyerek kahvaltı yapıyorlardı daha sonrada şakalaşıyorlardı.

Gülümseme sesleri dışarı yansıyordu. Çok değil birkaç dakika sonra içeri giren adamlar tarafından kahkahaları çığlıklara dönüşmüştü.

Mutlu aile tablosu gitmiş yerine yan yana dizilmiş, infazlarını bekleyen aile tablosu gelmişti. Toygar videonun tarihine baktı.

15.02.2003 Yüsranın ailesini kaybettiği tarih. 

Yan yana dizilen ailenin önüne ilk önce benzin dökülmüştü. Daha sonra birbirlerine naylonla sarılırken evin erkekleri bağırıp, çırpınıyordu. Kızlar çığlık atıyordu. O sıra bir detay daha girdi kameraya.

Ağacın salıncağının arkasına gizlenip, korku dolu bir şekilde ailesine bakan bir kız çocuğu.

Yüsraydı o.

Hayatta kalmayı beceren tek varisti.

Yüsranın gözünden videoyu izlerken yaşlar düşüyordu, ağzında ki banda rağmen sesi duyuluyordu. Umursamadı Toygar.

En azından onun sesini duyan biri vardı.

Fakat Belçimin sesini orada kim duyuyordu? Ve ya duyup yardım eden var mıydı ki ona yardım edecekti? Şartların eşit olması lazımdı.

O çocuk ona hiçbir şey yapmamıştı. Canı pahasına kurtarmıştı onları.

Kadının en büyük düşmanı kadındı.

Sonunda beklenen yer tekrar gelmişti. Yakılan, naylondan birbirine yapışmış ailenin çığlıkları kulak zarına tehlike içeriyordu. 

Yüsra o anları tekrar yaşıyor gibi sandalyede kendini sallamaya başladı. Yalvarıyordu videonun bitmesi için ama bitmiyordu. 

Bittikçe başka videolar geliyordu. Acımadan öldürdüğü insanların çocukları geliyordu videolara. Onlarda gülümseyerek nasıl et koktuğunu nasıl güzel yandıklarını anlatıyordu.

Ah o çocuklar...

Yüsra onların ailesini en acı biçimde gözlerinin önünde öldürmüştü. Şimdi hesaplaşma. O çocuklar hesaplarını mahşere bırakmadan burada hallediyordu.

Yüsra nefessiz kalsa da yapabilecek bir şey yoktu.

Toygar onun bu halini gördükçe ona daha fazla şey yapmak istiyordu. 

Ah küçük sarı kızı... O şerefsiz Aris çok yakıyor muydu canını?

Yakıyorsa yanacaktı, yakıyorsa yakacaktı. Af yoktu! Toygar intikamını alırdı. O küçük kızın meselesi artık kendi meselesiydi.

Onu bulana kadar kimseye acımayacaktı.

Bu işlerde acıma yoktu. Acırsan acınacak duruma düşerdin ona göre. Toygar sert bir şekilde ayağa kalktığında sandalyesi arkadan devrildi.

Yüsra çıkan sesle Toygarın burada olduğunu anladı. 

Toygar umursamaz bir sesle;

''Hazırlan ikinci kademeye geçiyoruz.'' dedi.

Bölüm sonu

Ben birkaç bölüm daha yazmaya çalışacağım çünkü atmadım iki gündür biliyorsunuz. Önce bir yemek yiyeyim 

Vote için sağ olunn

LİTOST (+18) 'Askıda' Where stories live. Discover now